SİİRTLİLERİN BAŞARILARI DA, BAŞARISIZLIKLARI DA BİZİM
Bir toplumda bağların sıkı olması, o toplumda ki insanlar arasında oluşan ortak değerlerle orantılıdır.Ortak noktaların, ortak sevinçlerin ve hatta üzüntülerin oranına göre o toplumdaki insanlar birbirlerine sahip çıkar, aidiyet bilincine sahip olurlar.
Bir toplumda bağların sıkı olması, o toplumda ki insanlar arasında oluşan ortak değerlerle orantılıdır. Ortak noktaların, ortak sevinçlerin ve hatta üzüntülerin oranına göre o toplumdaki insanlar birbirlerine sahip çıkar, aidiyet bilincine sahip olurlar.
Siirtliler olarak bizim geri kaldığımız noktalardan biriside sanırım budur. Birbirimizden yeteri kadar haberdar değiliz. Örneğin bir çok hemşerimiz, iş hayatı, bilim, sanat, spor ve benzeri alanlarında çok başarılı işlere imza atmaktadır. Ancak şöyle bir sokağa çıkıp vatandaşa bunları sorduğumuzda inanın çok az kimse birkaç isim sıralayabilecek.
Tabii ki bu durumun birçok nedeni vardır. Bunların başında üzülerek, söylemek gerekirse, belirli bir başarıyı elde etmiş hemşerilerimizin civcivin içinden çıktığı yumurtayı beğenmemesi gibi, Siirt’li olduklarını saklamaları geliyor. Birçok üst düzey bürokratın, başarılı bilim ve iş adamının kendilerine nereli oldukları sorulduğunda, “Siirt’liyim” cevabı yerine “Diyarbakırlıyım, Malatyalıyım” gibi cevaplar verdiklerine ilişkin anekdotlar halen hafızalardaki yerini koruyor.
Yine bunun devamı bir tutum. O başarıyı elde eden kişiler ellerinden geldiği kadar Siirt'le olan bağlarını kesmeye çalışırlar. Yıllar önce daha üniversitemizin kurulmadığı dönemlerde Valilik danışmanı olarak görev yaparken, Siirt Üniversitesinin kurulması için düzenlenecek bir toplantıya Siirtli akademisyen, üst düzey bürokrat ve iş adamlarını bir toplantıya davet ettik. Aynı zamanda bu amaçla kurulmuş olan bir vakfın yöneticisi olarak belirlediğimiz isimleri ben davet ediyordum. Telefon açtığım ve kendi sektöründe ilk sıralarda yer alan bir iş adamının “Ben Siirt defterini çoktan kapattım” şeklindeki cümlesi halen kulaklarımda uğulduyor. Bu cümleyi her halde daha uzun yıllarda unutamayacağım.
İkinci bir neden en az bunun kadar sorunlu bir neden. Çoğu zaman bizlerde bu hemşerilerimizin başarılarını küçümseme yolunu seçiyoruz. Tabiri caizse o başarının altından çapanoğulları bulmaya çalışırız. O başarıyı sahiplenip, gurur duyma yolunu seçmiyoruz. Ama başka bir ilden bir sanatçı için fan kulüp kurabiliyor, yine bir başka ilden bir iş adamını öve-öve bitiremiyor, yere göğe sığdıramıyoruz.
Her iki tarafında bu tutumlarından vazgeçmesi gerekiyor. Bir Siirtlinin, başarısı hepimizin ortak başarısıdır, aynı şekilde olumsuz bir tutumu da, bir başarısızlığı da hepimizi ilgilendirmeli ve üzmelidir.
Bakmadan Geçme





