SORUNLARDA ÖNCELİK…

Sorunların önceliklerine göre zamanında ele alınması gerekir ve bu gerekliliğin yerine getirilmemesi durumu, arzu edilmeyen hayati olumsuzlukların yaşanmasına yol açabilir.Bir zamanlar ABD dolarından daha değerli olan Liramızın günümüzdeki küçülme oranı,

Sorunların önceliklerine göre zamanında ele alınması gerekir ve bu gerekliliğin yerine getirilmemesi durumu, arzu edilmeyen hayati olumsuzlukların yaşanmasına yol açabilir. Bir zamanlar ABD dolarından daha değerli olan Liramızın günümüzdeki küçülme oranı, çok üzücü ve düşündürücüdür.  Sonuç verecek ekonomik önlemler zamanında yaşama geçirilseydi, paramız bu kadar değer kaybetmeyecekti ve bu gerçeği görmeyen göz yoktur sanırım. Ekonomi, her ülkenin tam bağımsızlık hedefleri içinde en önemli olanıdır ve bu bakımdan liramızın değerini korumaya yönelik önlemlerin zamanında alınmamasının bir talihsizlik olduğunu belirtirken, sorunlarımızın önceliklerine göre ele alınmadıklarına, bir örnek daha vermekle yetineceğim.

Ülkemiz, her noktasında fay hattındadır ve geçmiş yıllarda yurdumuzun değişik yörelerinde meydana gelen deprem afetlerinde birçok vatandaşımız yaşamını yitirmiş, ülkemiz ekonomisi büyük bir zarar görmüştür. İnsan yaşamının her şeyden daha önemli olduğu gerçeği göz önünde bulundurulduğunda; deprem kuşağında yer alan bir ülke olmamıza rağmen, vatandaşımızın hayatına önem verilmediğine hükmedilecektir ve bunun aksi iddia edilemez.

İki gün önce Bitlis’in Hizan ilçesinde meydana gelen ve Siirt, Muş, Van ile diğer çevre illerde hissedilen 4.2 büyüklüğündeki deprem, insanımız yaşamının umursanmadığı şeklindeki düşüncemi tazelemiş oldu. Deprem uzmanları, yıllardan beri ülkemizin her noktasında deprem hattında olduğuna dikkat çekerek, sık-sık bu doğal afeti yaşayan başka ülkelerde olduğu gibi gerekli önlemlerin gecikmeden alınması gerektiğine dikkat çektiği halde gerçekten de önemseyen olmamaktadır. Niye mi diye merak ediyorsanız, daha önceleri de fırsat buldukça dile getirdiğim naçizane görüşümü bir kere daha yaşamları risk taşıyan sizlere hatırlatmak isterim.

En yetkili ağızlar, ülkemiz genelinde depreme dayanıklı olmayan konut sayısının yaklaşık 7,5 milyon olduğunu kimi zaman dile getirirlerken, bu konutları depreme dayanıklı hale getirme sürecinin 15 yıl alacağına da vurgu yapıyorlar. Yani, Allah korusun herhangi bir yerde deprem meydana geldiğinde depreme dayanıklı olmayan söz konusu konutlarda ölümler yaşanabilir. Bana göre, hiçbir hizmet bu konutları depreme dayanıklı hale getirmek kadar önemli değildir ve olamaz. Doğrudan doğruya insanımız hayatının taşıdığı riske son verme sürecini 15 yıla yaymanın haklı bir gerekçesi olabilir mi? İki yıl ülkemizdeki lüks ve savurganlıklara dur denilirse, bu konutları kısa zamanda depreme dayanıklı hale getirmek hiç de zor değildir. Hem unutulmasın ki, deprem afetlerinde daha çok sayıda ölümler yaşanması nedeni, binaların depreme olan dayanıksızlığıdır. Hayatımızı geri plana atan zihniyet doğru bir zihniyet değildir ve benimsenemez diyerek ilgilileri uyarıyorum!

AA

Bakmadan Geçme