ŞÜKÜRLER OLSUN ESKİNİN DEĞERİNİ BİLMEYE BAŞLADIK (2)
Alternatif tıp dışında değerlerimize sahip çıkma adına değineceğim ikinci konuda yerel tohumlar konusudur.Son 50-60 yılda başta İsrail ve Hollanda olmak üzere batılı ülkeler genleriyle oynanmış ve doğallıklarını yitirmiş sebze ve tahıl tohumlarını türlü g
Alternatif tıp dışında değerlerimize sahip çıkma adına değineceğim ikinci konuda yerel tohumlar konusudur. Son 50-60 yılda başta İsrail ve Hollanda olmak üzere batılı ülkeler genleriyle oynanmış ve doğallıklarını yitirmiş sebze ve tahıl tohumlarını türlü gerçekler öne sürerek bize satmaya başladılar. Bu işi o kadar güzel organize ettiler ki buğday, mercimek, domates, biber ve benzeri ürünlerin on binlerce yıllık tohumlarından vazgeçtik.
Onların bize sattıkları ürünlerin gerçekten hastalıklara karşı daha dayanıklı ve daha verimli olduğuna inandık. Buna kılıf olarak dünya nüfusunun artmasına karşın tarımsal alanların azalmasını öne sürdüler. Onların bize sattıkları tohumları kullanmadığımız takdirde dünyamızın bir açlık tehlikesi ile karşı karşıya kalınacağına inandırdılar.
Olayın perde arkasını o zamanlar hiç deşmedik. Ancak şimdilerde yeni-yeni bir şeylerin farkına varmaya başladık. Üniversitelerimiz tarımla ilgili kurum ve kuruluşlarımız yerel tohumları araştırmaya ve bunları tespit ederek koruma altına almaya başladılar. Son 5-6 yılda bu konuda onlarca yazı yazmış biri olarak bu konudaki gelişmeler beni sevindiriyor. Yıllardan beri Arbo biberlerinin, eşiti kavunlarının, o bir ucu meme başını andıran kokulu salatalıklarımızın ve 30'un üstündeki üzüm çeşidimizin koruma altına alınması için yetkililere çağrıda bulundum.
Son dönemde ülke genelinde yapılan çalışmalar bu konuda beni umutlandırıyor. Özellikle Şanlıurfa'da düzenlenen yerel tohumlar kongresi bölge olarak bize çok faydalı olacaktır diye düşünüyorum.
Umarım bu çalışmalar en kısa zamanda sonuç verir ve iğne ile kuyu kazar gibi, mezra-mezra, köy-köy dolaşılarak kaybolmuş bu ürünlerimizin tohumları tespit edilir ve koruma altına alınır.
Bakmadan Geçme
