- Haberler
- Siirt Haber
- Süleyman Çelik'in Kaleminden Lozan'ı Beğenmeyenler!
Süleyman Çelik'in Kaleminden Lozan'ı Beğenmeyenler!
Lozan antlaşmasını kimler beğenmedi?..
Lozan antlaşmasını
kimler beğenmedi?..
En başta
Amerika
beğenmedi ve antlaşmayı imzalamadı. Amerika’nın antlaşma hakkındaki tepkisini,
Senatör W. Upshaw
ifade etmiştir:
"Lozan antlaşması, Timurlenk kadar hunhar, Korkunç İvan kadar sefih ve kafatasları piramidi üzerine oturan Cengiz Han kadar kepaze olan bir diktatörün, zekice yürüttüğü politikasının bir toplamıdır. Bu canavar savaştan bıkmış bir dünyaya, tüm uygar uluslara onursuzluk getiren bir antlaşmayı kabul ettirmiştir. Buna her yerde Türk zaferi dediler!..”
Senatör’ün sözleri, antlaşmaya tepkinin yanında Batılı emperyalistlerin, hayallerini kursaklarında bırakan
Atatürk’e
karşı duydukları ve günümüzde hala süren
kin
i ve
öfke
sini de ifade etmektedir…
Aslında antlaşmayı imzalayan
Batılı ülkeler
de Lozan’ı içlerine sindirememişti. Çünkü onların da amacı aynıydı, fakat taktik nedenlerle imza atmışlardı. Bunu İngiliz delegesi
Lord Curzon
İsmet Paşa
’ya doğrudan söyledi: “
bak Genç General! Ne istediysek reddettiniz. Ama bunların hepsini cebime koydum. Ülkeniz çok yoksul; yakılmış, yıkılmış bir harabe durumunda. Halkınız hastalıktan kırılıyor. Kalkınmayı bırakın yaşamınızı sürdürmek için bile paraya gereksiniminiz var. Para da
(yanında bulunan Amerikan delegesini göstererek)
ikimizde var. Yarın gelip diz çökerek borç dileneceksiniz. O zaman cebimdekileri çıkarıp önünüze koyacağım ve hepsini alacağım…”
Amaçları
nın ne olduğunu da Birinci Dünya Savaşı başlarken yayımladıkları ortak bildiride açıklamışlardı: “
Uygar dünya bilmelidir ki, müttefiklerin savaş amaçları, öncelikle Türklerin kanlı yönetimi altına girmiş ulusların kurtarılması ve Avrupa uygarlığına kesinlikle yabancı olan Türklerin geldikleri yere gönderilmesidir
.”
Bu, bin yıldır Türkleri Anadolu’dan atma
ya çalışan
Haçlı
emperyalistlerin amaçıydı. Lozan Antlaşmasıyla gene amaçlarına erişememişlerdi. Ancak emperyalistler yenilgiyi hiçbir zaman kabul etmezler. Bunu da Senatör, konuşmasının sonunda ifade etmişti: “
Biz büyük devletiz. Projelerimiz uzun erimlidir ve eninde sonunda gerçekleştiririz…”
2000’li yıllara geldiğimizde, “
bu bir Haçlı Seferidir
” diyerek
BOP
’u başlatan
Bush
, amaçlarından vaz geçmediklerini ve
proje
lerinin
devam
ettiğini itiraf etmiştir!..
***
Yalnız düşmanlarımız değil,
içimizde de Lozan’ı beğenmeyenler
vardı!..
Bunlar kim olabilirdi?
Elbette işgal yıllarında, İngiltere’nin himayesinde 3 dernekte toplanmış olan işbirlikçi hainler; yani
İngiliz Muhipleri
(hayranları),
İslam Teali
(yükseltme) ve
Kürt Teali
(yükseltme) derneklerinin üyeleri!..
Lozan’da
İngiltere
, Türkiye’den bunların cezalandırılmamasını istedi.
İsmet Paşa
,
“vatana ihanetin tüm dünyada suç olduğunu, bu konuda kararı bağımsız yargının vereceğini
” söyledi. Fakat diğerleri de İngiltere’yi destekleyerek
işbirlikçilerine af
istediler. Uzun tartışmalar sonunda, hainlerin önde gelenlerinden
150 kişi
hariç, diğerlerinin yargılanmamasını Türkiye kabul etti. 150’likler de yurt dışına kaçtı…
Emperyalistler
kullandıkları insanları
, işleri bitince çiğnenmiş sakız gibi
atar
ve bir daha yüzlerine bakmazlar. Hal böyle iken bunları savunmaları ilginçti. Mesele sonra anlaşıldı. Meğer bunlarla ilişkilerini kesmemişler ve
kullanmaya devam edeceklermiş!..
Nitekim bunların güdümünde olan “
Mütareke Basını
” denilen İstanbul gazeteleri, yeni kurulan
Cumhuriyet’e
karşı
saldırı
lara başladı. Bunlar aracılığı ile birçok
isyan
örgütlendi. Emperyalistlerin, Genç Devlet’in fazla uzun ömürlü olmayacağını düşünerek, elçiliklerini Ankara’ya taşımamaları, hainleri cesaretlendiriyordu. Fakat Lord Curzon’un beklediği gibi önlerine gidip
diz çökerek borç dilenen olmayınca
, özellikle Atatürk’e karşı düzenledikleri
İzmir suikastı
nın başarısızlıkla sonuçlanması ve büyük umut bağladıkları
Şeyh Sait isyanı
nın da kısa sürede bastırılması üzerine, elçilikler 1927’de Ankara’ya taşındı.
İşbirlikçi hainler
de
yer altına
girip seslerini kestiler.
Ne yazık ki
Atatürk’ten sonra
Devlet’in başına geçenler
emperyalistlere teslim
olunca, daha da acısı diz çöküp
borç dilen
ince, Haçlılar ceplerine koyduklarını çıkarıp almaya; özellikle NATO’ya girdikten sonra sayıları çok çok artan
işbirlikçilerin ardılları
da Sevr güzellemesi yapıp akla, hayale gelmeyen/ akla, mantığa aykırı yalanlar uydurup
Lozan karşıtlığı
yapmaya başladılar…
***
Kürt Tealiciler
gibi, günümüzde bunların devamı olan
PKK/HDP/ Yeşil Solcular
v.b. açıkça Sevr’i savunmaktadırlar…
“
Yunan Ordusu Halife’nin Ordusudur
” diyen
İslam Tealiciler
in “
keşke Yunan kazansaydı
” diyen günümüzdeki
ardılları
, “
Lozan zafer mi, hezimet mi?”
ya da “
Sevr’i gösterip Lozan’a razı ettiler
” diyerek, aslında zafer değil hezimet olduğunu öne sürmektedirler…
İngiliz Muhipleri
nin günümüzdeki ardılları olan
İkinci Cumhuriyetçi
AB-D Hayranları,
en etkin
leridir. Çünkü arkalarında, göbek bağı ile küresel emperyalistlere bağlı olan
komprador büyük sermaye
bulunmaktadır. Bunlar ihanet grubunun burjuvaları olup diğerleri ile dirsek teması içinde çalışmalarını sürdürmekte;
emperyalistlerin
Türkiye üzerindeki emellerine yönelik
projeleri
ni,
planları
nı ve çalışmalarını açıklayarak halkı uyarmaya çalışan
yurtseverler
i, “
Sevr paranoyası
” içinde olmakla suçlamaktadırlar. Bunlar
medya
,
yayın
ve sanat dünyasına egemendirler. Bunlara
biat eden
gazeteci, yazar, sanatçı, akademisyen ve benzerleri
AB-D vakıfları
tarafından bol bol
fon
lanmakta, mesleklerinde hızla yükselmekte, kendilerine
burslar
ve
ödüller
verilmekte, eserleri kötü de olsa yayımlanmakta ve kısa sürede en çok satanlar listesine girmektedir. Biat etmeyen yurtsever yazarlar ise gazeteler ve tv’lerden
kovulmakta
, sanatçılar konser verecek ya da filmlerini oynatacak salon bulamamakta v.s. Türkiye’nin kalemi en kıvrak ve en çok okunan köşe yazarı, esprileri ile en çok izlenen tv konuşmacısı olan
Yılmaz Özdil
ve diğer yurtseverlerin yazacak gazete bulamaması bunun kanıtıdır.
***
Dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde, amacı
devleti yıkmak
olan hainlerin özgürce çalışmasına izin verilmez. Özellikle
siyasal parti
kurmaları, seçimlere katılıp yasama meclisinde söz sahibi olmaları görülmüş şey değildir. İngiltere, Fransa ve İspanya örnekleri ortada. Çünkü, tersi “
devletin intiharı
” demektir. Bu bakımdan, buna izin veren Meclis’teki diğer siyasal partilerin de yurtseverlikleri sorgulanmalıdır!..
Bakmadan Geçme





