SÜSLÜ VE ASILSIZ SÖYLEMLERE İTİBAR EDİLMEYECEK!..
Ülkemizin işaret edilen muasır medeniyet düzeyini yakalamada rötar yapmış olmasının en önemli nedeni, akan yıllar içinde yönetme şansını bulanların elverişsiz icraatlarıdır elbet… Kurtuluş Savaşımızın büyük bir zaferle sonuçlandırılmasından sonra, savaşta
Ülkemizin işaret edilen muasır medeniyet düzeyini yakalamada rötar yapmış olmasının en önemli nedeni, akan yıllar içinde yönetme şansını bulanların elverişsiz icraatlarıdır elbet… Kurtuluş Savaşımızın büyük bir zaferle sonuçlandırılmasından sonra, savaştan yeni çıkmış olmanın verdiği sıkıntılara rağmen borçlarımız tasfiye edilmiş ve küçümsenmeyecek önemli hizmetlere imza atılmıştı aynı zamanda… Tarım alanındaki çalışma kara sapan ve insan gücü ile yerine getirilmesine rağmen, Tarım ve hayvancılık sektörlerimiz sayesinde dünyada kendi kendine yeterli olan nadide ülkelerden biriydik yine de… Teknoloji gelişti ise de çok elverişli olan tarım ve hayvancılık potansiyelimiz gereğince değerlendirilmediğinden, günümüzde her iki sektör gönül dağlayan bir durum içine girmiştir ve her iki sektördeki birçok ihtiyaç ürünlerini başka ülkelerden ithal etme mecburiyetinde kalmış bulunuyoruz hepimizin bildiği gibi… Yine Kurtuluş Savaşından sonra icra edilen önemli hizmetlerden biri de demir yollarının yaygınlaştırılmasıydı ve 10. Yıl Marşımızda “Demir ağlarla ördük ana yurdu dört baştan…” sözleriyle dile getiriliyordu bu alanda verilen hizmetlerden duyulan gururlanma… Günümüzde bazı yörelere hızlı trenler kazandırıldı ama demiryolunu en ücra köşelere ulaştırma hedefinden çok uzak bırakıldığından, trafik kazalarında başı çeken ülke durumundayız dünya genelinde…
Yine savaş sonrası ilk dönemlerde ekonomik alanda sağlıklı bir kalkınmanın gerçekleşmesi için daha çok üretmenin kaçınılmaz arz ettiğini dikkate alan yöneticiler, bu hedefi yakalayabilme adına öncelikli olarak insan gücümüzü atıl durumdan kurtarmak gerektiği inancı içinde sayısız tesislere vücut buldurdular değişik yörelerde ve ilk hizmete açıldıklarında insanlarımıza ekmek kapısı aralayan bu tesislerde sağlanan kazanç, önemli bir katkı sağlıyordu ekonomimize aynı zamanda…
1993 yılında Telekom’un özelleştirilerek satılmasını içeren yasa teklifi meclisten geçirildiyse de Ecevit, Yılmaz ve Özkan’ın Anayasa Mahkemesine başvurarak yasayı iptal ettirdikleri ve; “Böyle bir yasa Türkiye’nin bağımsızlığını zedeler…” gerekçisini öne sürdükleri dönemin Başbakanı sayın Tansu Çiller’in açıklamalarından da bilinmekte kanımca… Oysa o dönemde sadece Telekom özelleştirilmiş olsaydı, borçları tasfiye edilmiş olacaktı ülkemizin…
1986-2002 yılları arasında yapılan 8 milyar dolarlık özelleştirme, 2003-2015 yılları arasında 61 milyar dolar olarak gerçekleşti ve IMF’nin borcu bu satışlardan ödendi ama, diğer borçlarımız büyüdü ve faizlerinin nasıl ödeneceği ise bilinmemekte… Elden çıkarılan tesisler 80 yılın birikimiydi ve ilk açıkladıklarında istihdam sağlamanın yanı sıra ekonomiye katkı sunan bu güzelim tesislerin, siyasilerin arpalıkları sonucu devletin sırtında kambur oluşturmaya başladıklarının altını çizmek isterim bir kez daha… Bu tesisleri sakız fiyatına elden çıkarmak yerine başka tesisler açarak üretimi tırmandırma hedefi güdülseydi, sorunları çok rahat şekilde giderme şansı bulunacaktı elbet…
Ülkemizin karşı karşıya bulunduğu önemli sorunlarla beklentilerdeki olumsuzluklarda, günümüze dek söz sahibi olma şansını bulan tüm yönetimlerin sorumlulukları vardır ve 24 Haziran’da yapılacak olan iki önemli seçime doğru yol alırken, meydanlara inecek olanların bu eksikliği göz önünde bulundurmaları gerektiğini dile getirerek çekmek isterim dikkatlerini… Başka bir ifadeyle; gerçekleri bir kenara itecek süslü ve asılsız söylemlere çoğunluğun artık itibar etmeyeceğini vurguluyorum gözlemlerim doğrultusunda…
Bakmadan Geçme





