TEZYİT VEYA BAĞ BOZUMU

Bağbozumu mevsimi başladı.Kurutulacak üzümler, incirler toplanıyor, pekmez veya sucuk yapılacak üzümler ayrı-ayrı derleniyor.

Bağbozumu mevsimi başladı. Kurutulacak üzümler, incirler toplanıyor, pekmez veya sucuk yapılacak üzümler ayrı-ayrı derleniyor.

Bizim Siirtçe Arapçasıyla BAĞBOZUMUNUN KARŞILIĞI TEZYİTTİR! Tezyit kelimesinin Türkçe karşılığı ARTTIRMAK’TIR. Mevsiminde yenmek üzere derlenen üzümün fazlası peksimet, sucuk veya pekmez yapılır yani arttırılır, bir kısmı evin kışlık ihtiyacı için ayrılırken, ihtiyaç fazlası satılırdı.

Bağlar geçmiş yıllarda Siirtliler için geçim vasıtasıydı. Bağ mahsullerinden kendi ihtiyaçlarından fazlasını satarak, geçimlerini sağlarlardı. Bağbozumu mevsimini bağlarda geçirirler, geceleri bağlarda yatarlardı. Bağları birbirine yakın olan bağ sahipleri, gece saatlerinde kendi aralarında toplanarak sohbet ederler, hoşça vakit geçirirlerdi.

Bu arada, çok enteresan olayların yaşandığı da olurdu. Siirt’le ilgili anekdotlar kitabımızdan bu konuyla ilgili iki olayı olduğu gibi nakledelim:

“İŞİN FARKINA VARIRLARSA KULAKLARIMIZI KESERLER!

Geçmiş yıllarda, Siirt’in bağları çok şen olurmuş. Fıstıklar ve üzümlerin hasat vakitlerinde, bağ sahipleri, bağ evlerinde yatarlarmış. Kimileri, bir odadan müteşekkil taştan, topraktan örme odalarda kalırlarmış, kimileri çardaklarda. İşte, yine geçmiş yıllarda üzümlerin olgunlaştığı, fıstıkların toplanmalarına başlanacağı dönemde üç-beş kafadar, gece vakti bağlara giderek, hırsızlık yapmayı planlamışlar. Bunların arasında bir de YARIM HOCA denebilecek biri varmış. Diğer hırsızların lideri de oymuş. Onlara taktik vererek demiş ki:

-Ben şimdi gidip, bağları teker-teker gezeceğim. Onları, yatsı namazını birlikte cemaat halinde kılmağa davet edeceğim. Tabii, sünnetleri, farzı, tesbihatları mümkün mertebe uzatacağım. Gerekirse, arkasından va’zu nasihatte bulunacağım. Siz, bu arada sepetleri doldurur ve uzaklaşırsanız!

Yarım Hoca, dediği gibi bağları teker-teker gezmiş, bolluk ve bereket dilemiş. Bereketin artmasına vesile olması açısından, belli bir alanda yatsı namazını cemaat halinde kılmayı teklif etmiş. Eski Siirtliler ve özellikle bağ, bahçe işleriyle uğraşanlar, gerçekten dini bütün insanlarmış. Bağda, cemaatle namaz kılmak onları da sevindirmiş. Abdestli olmayanlar, abdestlerini almışlar, cemaatle namaz kılmayı müsait bir alanda toplanmışlar. Yarım Hoca, sünnetlerin önemine işaret ederek, önce hepsini sünnet namazlarını edaya davet etmiş. Sonra,

cemaatle vakit namazını kılmağa sıra gelmiş. Tabii, bu arada hırsızlar, çoktan işe koyulmuş, sepetleri dolduruyorlarmış.

Yarım Hoca namazdayken, arkadaşlarının çıkardıkları hışırtıları duymuş. Onları ikaz için birinci rekatın kıyamında Fatiha’dan sonra, mesaj olmak üzere onlara şöyle seslenmiş:

“YE EYYUHEL KATİFUN

LE TAKTIFU KARATİLKEN

KABEL KARATİLNA,

VELE TUHABBİBU ELEL TURAB

KEME SEM’U FİNE

Dİ KATU EVENİNE”

Tam karşılığı olmazsa bile Yarım Hocanın söyledikleri, Türkçeye şöyle tercüme edilebilir:

“EY DEVŞİRENLER (ÜZÜM)

SAKIN, KENDİ SEPETLERİNİZİ

BENİM SEPETİMDEN ÖNCE

DOLDURMAYINIZ

ÜZÜM DEVŞİRİRKEN DİKKATLİ OLUNUZ

TOPRAĞA TANELER DÖKÜLMESİN.

SONRA, BİZİM YAPTIKLARIMIZI

ANLAYACAK OLURLARSA

KULAKLARIMIZI KESERLER!”

Geçmiş yıllarda sık, sık esprili bir şekilde nakledilen bu olayın gerçekten yaşandığına inanmamakla birlikte,

Siirt’imize has bir anekdot olması açısından kaybolmamasını istedik.

HAVAAAR-HAVAAAR!

Siirt’in geçmişinde, bağcılığın çok önemli bir yeri varmış. O zaman, terör veya asayiş sorunu diye bir sorun olmadığı için Yaz mevsiminin girmesiyle, çoğu hemşerilerimiz bağlara gider, geceleri de bağlarda yatarlarmış. Yine o zamanlar, değil televizyon, radyo bile olmadığı için, bağ sahipleri her gün bir başka bağda bir araya gelir, sohbet ederlermiş.

Öyle anlatılır ki, yine bağların insanlarla dolu olduğu bir dönemde, şakacı mizaçlı biri olan HACI MUSA adındaki Siirtli, kendi bağındaki bir ağacın tepesine çıkarak:

-HAVAAAAR! HAVAAARR!

Diye defalarca bağırmış. Siirt’çe “HAVAR” kelimesi “İMDAT!” anlamındadır. Rahmetlinin gür sesini duyan çevredeki bağ sakinleri, tehlikeli bir durum olduğunu zannederek, sesin geldiği yöne, yani  AMMO MUSA’NIN bağına doğru koşuşmağa başlamışlar!

Ağacın tepesinde olan AMMO MUSA, çevreden gelen kalabalığı görünce “HAVAAAR, HAVAAAR”IN PEŞİNE  “LEVAYEEE LEVAYEEE!”Yİ EKLEMİŞ! Böyle yapmakla “İMDAD” ÇAĞRISINI UZUN HAVAYA DÖNÜŞTÜRMÜŞ..

Geçmiş yıllarda, Şehrimizde ilk mısraları :

“HAVAAAR, HAVAAR LEVAYE, LEVAYE” şeklinde başlayan bir UZUN HAVA VARMIŞ! Dört bir taraftan toplanan bağ sakinleri, ancak o zaman AMMO MUSA’NIN yine kendilerine bir oyun oynadığını fark edebilmişler…

Neyse ki AMMO MUSA gelenleri sevindirecek bir de haber vermiş:

-HATUNE (EŞİNİN ADI) BİR TENCERE DOLMA PİŞİRMİŞ. BENİ SEVENLER GELSİN YESİNLER DİYE BU OYUNU OYNADIM. BU KOŞUP GELENLER BENİ SEVİYORSUNUZ Kİ, İMDADIMA KOŞTUNUZ. DOLAYISIYLA DOLMA YEMEYİ DE HAKKETTİNİZ! Diyerek gelenleri akşam yemeğine alıkoymuş...

Bakmadan Geçme