• Haberler
  • TOPLUMLAR, DİKTATÖRLERİNİ KENDİLERİ YARATIRLAR!

TOPLUMLAR, DİKTATÖRLERİNİ KENDİLERİ YARATIRLAR!

Evet, bu bir gerçektir ki toplumlar, diktatörlerini, kendileri yaratırlar.Tarihte, kitlelerin aşırı sevgileri yüzünden gurura kapılarak şımaran, kendilerinde insanüstü özellikler vehmederek diktatörlüğe sapan birçok devlet adamları gelip geçmiştir.

Evet, bu bir gerçektir ki toplumlar,  diktatörlerini, kendileri yaratırlar. Tarihte, kitlelerin aşırı sevgileri yüzünden gurura kapılarak şımaran,  kendilerinde insanüstü özellikler vehmederek diktatörlüğe sapan birçok devlet adamları gelip geçmiştir. Ancak, diktatörlerin sonu genelde feci olmuştur.

Peki, diktatörlüğün özelliği nedir. Diktatör, kendi düşüncesinden başka düşünceye hayat hakkı tanımayan bunun için de devletin gücünü kendi otoritesine göre yönlendiren kişidir. Medyayı susturan, iş adamlarını sindiren, büyük çaplı gösterileri, şiddet kullanarak dağıtan zihniyetin sahibi yöneticiler, elbette birer diktatördürler. Kendilerini eleştiren gazeteleri sık-sık vergi memurlarıyla denetleten, cezalar kestirerek hizaya getirmeyi amaçlayan, hakaret davaları açarak ürküten zihniyetin sahipleri de birer diktatördür.

Diktatörler seçimle iş başına gelseler bile, halkı

(kendilerinden olanlar

ve

olmayanlar)

diye ayırır, kendilerinden olanlara her türlü nimeti ve imkânı bağışlarken, kendilerinden olmayanları da dışlarlar.

Diktatörlerden,

Tanrı adına hareket ettiklerini

iddia edenler de olmuştur. Bu tip diktatörlerin birer paranoyak olduklarına özellikle vurgu yapılım. Stalin, Lenin, Miloseviç, Mussolini, Adolf Hitler insanlık tarihinin en dengesiz ve en acımasız diktatörleri arasında yer alırlar. Diktatörler, halklarına kendilerinin insanüstü birer varlık olduklarına inandırmaya çalışırlar ve maalesef buna inananlar hep olmuştur. Gerçekte, diktatörler hasta ruhlu insanlardır.

Asrımızın diktatörleri arasında Nasır’ı, Saddam’ı, Kaddafi’yi, Malik’i, Esad’ı sayabiliriz. Kimileri gitti, kimileri gidici!

Mustafa Kemal ATATÜRK’E

de

(DİKTATÖR!)

diyenler olmuştur. Tabii, bu büyük bir yalandır. Ölümünden yıllar sonra halkı tarafından sevilen hiçbir diktatör yoktur. Atatürk’ün, Türk Milleti tarafından ne kadar sevildiği, hala

(Mustafa Kemal’in

Askerleriyiz)

sloganlarıyla meydanları inleten milyonlardan bellidir.  Bütün diktatörlerin defterleri ölümlerinden sonra dürülmüştür. Mustafa Kemal de diktatör olsaydı, ebediyete intikalinden 80 yıl geçtiği halde hala böylesine büyük bir sevgi ve saygıya sahip olamazdı. Hala, O’nun izinde olduklarını söyleyen milyonlar bulunmazdı.

Yazımızın başında da belirttiğimiz gibi, toplumlar kendi diktatörlerini, kendileri yaratırlar. Millet olarak dikkat edelim, kendi başımıza çorap örüp, kendi diktatörümüzü, kendi ellerimizle yaratmayalım. İslami tabirle

(ENANİYET)

olarak belirtilen, bencil ruhlulara prim vermeyelim. Diktatörlüğe heves edenler olursa, heveslerini kursaklarında kurutalım!

“HIZIR ALEYHİSSELÂM BURDA, DİYEYİM Mİ”

Kadir gecesi, Siirt Çarşı Camii tıklım, tıklım. Hoca vazediyor, gecenin kıymetini dile getiriyormuş. Bu arada uyuklayan birini, yanındaki  dürtmüş:

-Uyuma bak, hoca ne güzel vaiz veriyor!

diye uyarmış.

Uyuklayan Siirtli güzlerini açmış amma, yine kapamış ve uyuklamağa devam etmiş. Onu ikaz eden kişi, tekrar dürtmüş:

-Bu gece Kadir gecesi, öyle uyuklama da vaizi dinle!

diyerek üstelemiş.

Bunun üzerine, aslında uyumayıp, uyuyor numarası yapan gönül ehli Siirtli kendisini dürteni ikaz etmiş:

-Bak, beni rahat bırak. Yoksa, senin HIZIR ALEYHİSSELÂM olduğunu söylerim, gününü görürsün!

demiş. Meğer, uyuklayanı uyaran Hızır Aleyhisselammış. Uyuklama numarasına yatan ise

ALLAH DOSTLARINDAN BİRİ.

Bunun için söylenmiş şöyle bir deyim var:

-HER GECE KADİR, TANIMADIĞIN HER İNSAN DA HIZIR OLABİLİR!

Bakmadan Geçme