- Haberler
- TÜRKÇE KUR'AN, TÜRKÇE EZAN!
TÜRKÇE KUR'AN, TÜRKÇE EZAN!
Hiçbir gereği yokken (TÜRKÇE KUR'AN, TÜRKÇE EZAN) konusu yeniden tartışmaya açıldı.Tartışma, AKP'nin isteyip de bulamadığı bir zaman ve zemin diliminde gerçekleşti.
Hiçbir gereği yokken
(TÜRKÇE
KUR’AN, TÜRKÇE EZAN)
konusu yeniden tartışmaya açıldı. Tartışma, AKP’nin isteyip de bulamadığı bir zaman ve zemin diliminde gerçekleşti. Yerel seçim çalışmaları devam ederken, tutunacak dal arayan AKP, mağribi mal bulmuş gibi, 60-70 yıl önceki plakaya takıldı.
Türkçe ezan tartışmasını gündeme getiren CHP Ardahan Milletvekili Öztürk Yılmaz olunca, ister istemez zihinlerde istifhamlar oluşmuyor değil! Hani bir AKP’li milletvekili gündeme taşısa anlayacağız da, bir CHP milletvekilinin konuyu gündeme getirmesi kabuk tutmuş yaraları kaşımak gibi bir durumdur.
Durduk yerde Türkçe Ezan konusunu gündeme taşıyan Öztürk Yılmaz ‘kesin ihraç’ talebiyle disipline sevk edildi ama
(bu hamur yine de çok su kaldırır)
demek durumundayız.
Bu arada, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'ndan dikkatleri çeken açıklamalar geldi. CHP’li olan, CHP’nin kararlarına ve politikalarına uymak zorundadır" diyen Kılıçdaroğlu, "İstediğim gibi hareket ederim derseniz o zaman partiden ayrılırsınız" ifadelerini kullandı.
İşin doğrusu, Öztürk Yılmaz, partisinin aleyhine kullanılacağını bile-bile böyle bir açıklama yapmış ve AKP’ye koz vermiştir.
1932 yılı Ramazan ayında İstanbul'un birçok camiinde Türkçe ezan okunmaya başlanmıştı. Türkçe ezan yanında, Kuran'ı Kerim de yer-yer Türkçe okunmaktaydı. Ezanın ve Kur’an-ı Kerim’in Türkçe okunmasını savunan din adamları vardı. Bunlar, savunmalarını yine Kur’anın ayetlerine dayandırarak yapıyorlardı. Kur’an-ı Kerim’de Yusuf sure-i celilesinde
YÜCE ALLAH “Ben size Kur’an-ı Arapça gönderdim ki halk kelamından anlatın”
buyrulmakta, Kur’an-ı Kerimin Arapça olarak indiriliş sebebinin, indirildiği kavmin Arap olmasından kaynaklı olduğuna vurgu yapılmaktadır.
Mü’min süre-i celilesinde de
“Biz Kur’an’ı kendi lisanlarında gönderdik ki anlaşılması kolay olsun, Ya Muhammed sen, onlara o suretle tebliğ et ki anlamış olsunlar”
buyrulmaktadır.
Dört kitaptan Kuran-ı Kerim ARAPÇA, İncil ARAMİCE, Tevrat ve Zebur ise İBRANİCE olarak indirilmiştir. Bunun böyle olması, indirildikleri kavimlerin lisanları olması bakımındandır. Yani, önemli olan kitaplardaki hükümlerin anlaşılmasıdır.
Aramice
, Büyük İskender zamanına kadar (M.Ö. 6. yüzyıldan M.Ö. 4. yüzyıla kadar olan dönem) yakın doğunun ortak lisanıdır. İbranice ise Yahudilerin lisanı! Görüldüğü gibi
YÜCE ALLAH
kitaplarını indirdiği toplulukların anlamaları için onların lisanlarıyla indirmiştir.
Elbette, Kur’ın-ı Kerim’in ve Ezan-ı Şerifin orijinallerini korumak yükümlülüğümüz vardır. Ancak, okuduğumuzu anlamak da sorumluluğuz alanındadır. Müslümanlar olarak her gün beş vakit namazın sadece farzlarında 19 defa
FATİHA
süresini okuyoruz. Şimdi eğri oturup, doğru konuşalım, günde en az 19 defa okuduğumuz Fatiha’nın manasını kaçımız biliyoruz!
Bu konuda son söz olarak deriz ki
Kur’an-ı Kerim’i de, ezan-ı şerifi de
Arapça okusak bile,
okuduğumuzun manasını bilmek gibi bir yükümlülüğümüz vardır…
TAŞLAMALAR
TÜRKÇE KUR’AN VE EZAN
TARTIŞMASI YENİDEN
AÇILDI NE HİKMETTİR
SEÇİME GİDİLİRKEN
ARAPÇA OKUSAK DA
KUR’AN’I VE EZANI
MANASINI BİLMELİ
ELBET HER OKUYANI
MANASINI BİLMEDEN
OKUMAK ANLAMSIZDIR
KUR’AN VE EZAN DAHİ
MANASIYLA LAZIMDIR
KUR’AN ÖLÜLER İÇİN
İNDİRİLMEMİŞ ELBET
İLAHİ BİR MESAJDIR
GEREK BUNA DİKKAT ET
Bakmadan Geçme




