ÜLKENİN EN ÖNEMLİ SORUNU İŞSİZLİK VE YOKSULLUK

Bugün için ülkenin en önemli iki sorun vardır. Bunlar da İŞSİZLİK VE YOKSULLUKTUR! Demokrasideki aksamalar ve kırılmalar bile bu iki önemli sorunun çok gerisinde yer almaktadır. Çünkü işsiz ve yoksul için gerçek anlamda bir demokrasinin varlığı da pek bir anlam ifade etmez. Kimi işsizlerin ve yoksulların karınlarını doyurabilmek ve yatacak yer edinmek kaygısıyla özellikle kış aylarında ufak-tefek suçlar işleyerek cezaevlerine girmeyi kendileri için kurtuluş olarak gördükleri iddiaları oldukça yaygındır. Hatta karınlarını doyurmak için tahliye olacaklarına yakın cezaevlerinden firar ederek, yatış sürelerini uzatanların bulunduğu iddia edilir. Demek oluyor ki, işsizlik ve yoksulluk bir yerde HÜRRİYETTEN bile önemlidir.

Türkiye’de 7-10 milyon arasında işsiz olduğu söyleniyor. İşsiz sayısına, bir de asgari ücretlileri dahil ediniz. Çünkü asgari ücretlilerle, işsizler arasında pek bir fark yoktur. Biri tam sürünür, biri yarım! Hatta, emeklileri de bu katagoriye dahil edebilirsiniz. Asgari ücretliler gibi, emekliler de “YARI AÇ, YARI TOK!” hükmündedirler.

Ama bu durumdan kendimize illa bir teselli payı çıkarmak istiyorsak, İŞSİZLİKTE AVRUPA BİRİNCİSİ OLDUĞUMUZU İFTİHARLA(!) VE BÜYÜK BİR RAHATLIKLA SÖYLEYEBİLİRİZ! Birinci olabilmek, az-buz iş değildir. Göğsümüzü gere-gere Avrupa birincisi olduğumuzu söyleyebileceğimiz bir durumumuz var. BİRİNCİ OLALIM DA, VARSIN İŞSİZLİK AÇISINDAN OLSUN!

Avrupa Birliği, bizi boşuna kapıda bekletmiyor. Birliğe dahil ülkelerde serbest dolaşım hakkı elde edersek, milyonlarca gencimiz iş bulmak umuduyla Avrupa’ya gidecektir. Avrupa Birliği ülkelerinde, yaşlı bir nüfus var. Bizim nüfusumuz gençlerden oluşuyor. Avrupa Birliği ülkeleri kapıları açtı mı, artık ayıklasınlar pirincin taşını!

Bu açıdan diyoruz ki, muhalefet partileri tarafından en çok işlemesi gereken konular işsizlik ve yoksulluk olmalıdır. Muhalefetin bu konulara yeterince ilgi gösterdikleri kanaatinde değiliz. İktidar yine kömür, makarna, bulgur torbaları dağıtarak işsiz ve yoksul vatandaşları oyalamak peşinde.

Yıllardan beri uygulanan SADAKA EKONOMİSİNE karşı muhalefet pek ses yükseltmiyor. Yoksul vatandaşlar ise (ya Dimyad’a pirince giderken evdeki bulgurdan da olursak ne yaparız) korkusu içindeler.

Yapılması gereken işsizlere ve yoksullara BALIK vermek yerine, balık tutmayı ve tuttuğu balığı işletmeyi öğretmektir. Aksi takdirde, Türkiye’yi, Sadaka Ekonomisiyle işsizlikten ve yoksulluktan kurtarmamız mümkün olamaz!

TAŞLAMALAR

“CANDAŞ MEDYA” HANGİSİ,

HANGİSİ “YOLDAŞ MEDYA”

MEDYA DENİLEN KUVVET

“HALKIN MEDYASI” OLSA

“HALK MEDYASI” YOK ELBET

“HAK MEDYASI” DAHİ YOK

BU GERÇEĞİ UNUTMA

SATILIK KALEMLER ÇOK

“ANADOLU MEDYASI”

“NAN’A MUHTAÇ” BİR MEDYA

NAN’A MUHTAÇ MEDYANIN

GÜCÜ NE OLUR, ANLA

MEDYA DÖRDÜNCÜ KUVVET

DENİLSE DE GERÇEKTE

DİĞER ÜÇ KUVVETİ DE

MEDYA YÖNLENDİRMEKTE