VARLIK İÇİNDE YOKLUK

'Varlık içinde yokluk' deyiminin en önemli nedeni, mevcut zenginliklerin değerlendirilmemesi ve yanı sıra birçok alandaki savurganlıkların önlenememesidir.Tarım ve hayvancılık ülkesi olmamıza rağmen, başta Buğday olmak üzere birçok tarım ürününü daha başk

“Varlık içinde yokluk” deyiminin en önemli nedeni, mevcut zenginliklerin değerlendirilmemesi ve yanı sıra birçok alandaki savurganlıkların önlenememesidir. Tarım ve hayvancılık ülkesi olmamıza rağmen, başta Buğday olmak üzere birçok tarım ürününü daha başka ülkelerden karşılamak mecburiyetinde kalmış olmamız,  bu bağlamdaki zenginliğimize gereğince sahip çıkamadığımızı belgelemektedir. Tarımın bir kolu addedebilecek hayvancılık sektöründe de durum aynıdır. Daha önceleri başka ülkelere canlı hayvan ihraç eden ülkemiz, şimdi canlı hayvan ve Kırmızı Et ithal etmektedir.

Zenginliklerimize sahip çıkamadığımıza yönelik bir diğer örneği ilimizden verecek olursam, bir zamanlar “Rantabl değildir!..” denilerek işletilmesinden vazgeçilen Şirvan ilçemizdeki zengin bakır madenlerimizin, yeniden çıkarılmaya başlanmasından sonra burada işlenmediğinden Çin’e gönderilmesi ve işlenmişini oradan temin ediyor olmamızdır. Ülke genelinde buna benzer sayısız zenginliklerimiz söz konusudur. Çıkarılan bakır madenini burada işleyecek bir tesis için start verildiği belirtilen çalışmanın hemşerilerim tarafından dikkatle takip edildiğini gözlemlediğimin altını çizerken, zengin varlığımıza büyük zarar vermekte olan savurganlıkların ülke genelinde yaşandığı gerçeğini bir kere daha vurgulamak isterim. İhtiyacımızın çok büyük bölümünü dış ülkelerden ithal ettiğimiz petrol ürünlerini keyfi yere kullanmamak için hiç kimse duyarlılık göstermiyor. “Resmi araba saltanatının” devam ettiği belirtilirken, vatandaşlar olarak da; “Biz bu ihtiyaç kalemini dışarıdan ithal ediyoruz. Dikkatli kullanmamız bir vatandaşlık görevidir..” diye düşünenimiz, maalesef olmamaktadır. İlaçtan sofralarımızın vazgeçilmezi ifade edilen ekmeğe kadar her alanda savurganlık söz konusudur. Ancak, büyük paralara mal olan hizmetlerin çok kısa bir zaman dilimi içinde yok olarak yeniden ele alınma durumuna gelmeleri, ülkemiz ekonomisine en büyük zararı veren savurganlıklardır ve yine üzülerek belirtmek isterim ki, Türkiye’mizin her yerinde bu olumsuzluklar vardır. Kalkınmış ülkelerde yeni yapılan bir yol 15 yıl boyunca herhangi bir nedenle kazmayla kazınacak bir durumun içine girmezken, bizlerde yeni asfaltlanan yolların birkaç yağmur sonucu yok olduğuna bile tanık olmaktayız.

Milyonlarca işsizimiz, milyonlarca dar gelirlimiz varken; kurum ve kuruluşlarda lüksten kısıntı yapmayı düşünen olmamakta, dünyanın parasını harcamakta bir sakınca görülmemektedir. Gerçek bu olunca da, işsizliği gidermede sıkıntı içine düşülüyor ve insanca yaşam arzuları dile getirildiğinde, kendilerine büyük avantaj sağlayan muhteremler; “Kaynak yok!..” gerekçesine sığınmaktadırlar.

Söylemeye çalıştığım; ülkemizde huzursuzluk ve refahsızlığın en önemli nedeninin; zenginliğimize sahip çıkamamak ve her alanda devam eden savurganlıklar olduğudur. Hiç şüphesiz, büyüyen refahsızlığın bir nedeni de, adil paylaşım zihniyetinin taşınmamasıdır. Yazık, hem de çok yazık!..

AA

Bakmadan Geçme