'VATAN, ANAMIZDIR KOMUTANIM!'

AKP, 16 yıllık iktidarında cumhuriyetimizin kazanımları olan bütün stratejik tesisleri (özelleştirme) adı altında yandaşlara peşkeş çekti. Elde kala-kala 14 şeker fabrikası kalmıştı, onlar da Nisan ayında haraç mezat satılacaklar. Şeker fabrikalarının bulunduğu illerde işçiler, köylüler, TSK’lar ve aklı başında olan memleket severler fabrikaları sattırmamak için ayaktalar. Fabrikaları sattırmamak için de, iki çarpıcı slogan dillendirilmektedir.

(Şeker fabrikaları vatandır, vatan satılamaz.) (Şeker fabrikaları milletindir, satılamaz!)

Ben size peşin peşin söyleyeyim mi, Resmi Gazete’de satılacaklarına dair ilanlar yayınlanan fabrikalar çiftçiler de, işçiler de, vatandaşlar da istemeseler bile satılacaklar. ABD’nin ürettiği nişastalı şekerleri ithal etmek için de olsa bu böyle olacak. Hem, kuruldukları yıllarda, şehirlerin varoşlarında tesis edilen fabrikalar, şimdi bulundukları şehirlerin göbeklerine düşmüş vaziyetteler. Hani, daha iyi anlaşılması açısından Siirt’ten  örnek vereyim. Nasıl, geçmiş yıllarda boş tarlalar hükmündeyken, bugün, Siirt’in en işlek, en lüks, en pahalı semti Güres ve çevresi olmuş ise, satılacak şeker fabrikaları da, bugün için bulundukları memleketlerin en hareketli ve kıymetli alanlarının üzerinde bulunuyorlar. Bu durum, elbette birilerinin iştahlarını kabartıyordur. Şeker fabrikalarını alacaklar, satış şartnamesine konulan (en az beş yıl çalıştırmak) maddesine uyarak 5 yıl süreyle, her yıl biraz daha az ve kısıtlı bir şekilde üretim yapacaklar, sonra, fabrikaları kapatıp, arsaları üzerinde rezidanslar, AVM’ler dikecekler. Olacak işin özeti budur.

Bu arada,

(Şeker fabrikaları vatandır,

vatan satılamaz)

sloganı bana bir anekdotu anımsattı.

Anekdot şu:

Ders veren komutan, acemi ocağında vatani görevine yeni başlayan Siirtliyi kaldırarak sormuş:

-Söyle bakalım, vatan nedir?

Siirtli gür ve yüksek sesiyle cevap vermiş:

-Vatan, anamızdır Komutanım!

Bu anekdottan yola çıkarak ve bir yorum yaparak yazımızı noktalayalım.

Şeker fabrikaları vatan olduğuna göre ve vatan da annelerimiz ise, o zaman satılığa çıkarılan annelerimiz mi oluyor.

Hani, babalarımızı zaten çoktan satmışlardı da, sıra anneleri satmaya mı geldi!!!

ŞEMSİYEYE MUHABBETİ

Geçmiş yıllarda, şiddetli bir bahar yağmuruna tutulan Siirtli, yağmurdan fazla etkilenmemek için adımlarını hızlandırmışken, önünden geçtiği iş yerinin dostu olan sahibi koşmuş, eline bir şemsiye tutuşturmuş. Tabii, yağmurdan ıslanmamak için kendisine uzatılan şemsiyeyi teşekkür ederek alan yağmurzede, gideceği yere gitmiş ve bilahare şemsiyeyi götürerek yine teşekkürle sahibine iade etmiş.

Ancak, asıl

ŞEMSİYE MUHABBETİ

ondan sonra başlamış. Şemsiye sahibi, gördüğü her yerde ve müteaddit defalar:

-O gün sana şemsiyeyi yetiştirmeseydim, sucuk gibi ıslanacaktın, ha!

diyormuş.

Şemsiye sahibinin, bir, iki değil belki on, yirmi defa

ŞEMSİYEYİ

verdiğini anımsatması, artık, adamcağızın canına tak etmiş. Bir gün, bir parkta oturmuş, arkadaşlarıyla sohbet ederken,

ŞEMSİYEYİ

veren dostu gelmiş, yanlarına oturmuş. Sözü döndürmüş, dolaştırmış, yine şemsiyeye getirerek belki otuzuncu defa:

-O gün sana şemsiyeyi vermeseydim, sucuk gibi ıslanacaktın ha!

demiş.

Kafasının tası atan şahıs, elbiseleriyle parkın havuzuna atlamış ve sırılsıklam bir şekilde havuzdan çıktıktan sonra,

ŞEMSİYE SAHİBİNE

söylemiş:

-Allah aşkına, yeter artık bu ŞEMSİYE MUHABBETİ! O gün, ne kadar ıslansam bu kadar ıslanır mıydım!

Siz, siz olun da, yaptığınız büyük, küçük hiçbir iyiliği başa kakmayın. Aksi takdirde

ŞEMSİYEYİ ALAN ŞAHIS GİBİ muhatabınızın canına tak eder, cevabınızı da alırsınız!

TAŞLAMALAR

KAHRAMAN MEHMETÇİKLER

DESTANLAR YAZMAKTADIR

NENE HATUNLARI VAR

KARA FATMA ORDADIR

ASKER MİLLET BU MİLLET

KADINI, ERKEĞİYLE

7’DEN 70’E DEK

GİTMEK İSTER AFRİN’E

ABD BELÂSIDIR

BU BELÂNIN ADI BİL

ABD VAROLDUKÇA

DÜNYA GÜVENDE DEĞİL

ALLAH’IM ABD’YE

ARTIK BELÂLAR YAĞDIR

YOK ETMEK İSTEDİĞİ

İSLAMDIR, MÜSLÜMANDIR