Son günlerde
(ALEVİLİK)
sık-sık gündeme gelmektedir. Bilindiği gibi, İslamiyette iki fırka vardır. Bunlar Sünnilik ve Aleviliktir. Her iki fırkanın da bir çok dalları vardır.
Peygamber Efendimiz HAZRET-İ MUHAMMED’İN (O’na, al ve ashabına salat ve selam olsun)
bir hadis-i şeriflerinde
(Ümmetim 73. Fırkaya ayrılacak)
buyurdukları bilinmektedir. Mezhep üzerinden konuya giriş yapmadan Yüce Rabbimize şükredelim ki bizleri Müslüman olarak yaratmıştır. Annemiz, Babamız Müslüman olmasaydı, bizim halimiz ne olurdu bilemeyiz. Bu bakımdan, dünyada yaşayan gayri Müslim 5 milyar insana göre şanslı sayılırız. Onların da anneleri babaları Müslüman olsalardı, büyük bir ihtimalle Müslüman olacaklardı. İnsanlar için din değiştirmek kadar zor bir durum yoktur. Çok az insanın din değiştirmesi bundandır. Herkes kendi dinini en iyi din kabul eder ve tartışmaya gerek görmez. Hiçbir Müslüman’ın, Hıristiyanlık veya Yahudilik dinini merak ederek soruşturduğunu pek tahmin etmiyorum. Hatta biz çoğu Müslümanlar, kendi dinimizin kurallarından bile gafil ve bihaberiz. Kendi dinimizi bile öğrenmeye merak edenlerin sayıları yüzde 10’u bile bulmaz.
Sadece İslam Dininde değil, diğer dinlerde de mezhepler vardır. Hıristiyanlıkta Protestan, Katolik, Angalikan. Yahudilikte Hasidiler, Ferisiler, Sadukiler, Essniler, Zelotlar gibi mezhepleri bulunmaktadır.
İslam dininde Sünni kabul edilen
Hanefi, Şafii, Maliki, Hambeli
gibi dört temel mezhep yanında Alevilik, Şiilik, Caferilik ve benzeri o kadar çok mezhepler var ki, sormayın gitsin. İşin gerçeği, mezhebimizi de biz araştırarak değil, annelerimizden, babalarımızdan tevarüs ederek almaktayız. Annemiz babamız Hanefi’yse, Hanefi’yiz; Şafii’yse Şafii, başka bir mezhepten iseler, o mezhepteniz. Yani, dinimizi araştırarak tespit etmediğimiz gibi, mezhebimizi de araştırarak tespit etmek zahmetine katlanmayız! Hıristiyanlarda da, Yahudilerde de durum budur.
Mezhep denilince, ne olduğu merak edilir. Aynı dinde çeşitli mezheplerin bulunması bazı kimselere göre sakat bir durumdur. Aslında mezhepler, yorum farkından doğan değişikliklerdir. Ayetlerin ve hadislerin yorumlarını yapanlar, net olmayan durumlarda değişik anlamlar yükleyebilirler. İşte, mezheplerin farklılıkları bundan kaynaklıdır. Ama bizim dinimizde hangi mezhebe uyulursa uyulsun, kişi mesuliyetten kurtulur. Çünkü
Peygamber Efendimiz Hazret-i Muhammed’in (O’na, al ve ashabına salat ve selam olsun) bu konuda bir hâdis-i şerifleri vardır. (Ümmetimin ‘bilginlerinin’ ihtilafında rahmet vardır.)
Bu bakımdan endişelenmeye gerek yoktur. Mezhepler kolaylıktır, rahmettir.
Hazret-i Ali’ye ait olduğu belirtilen
(Devletin dini adalettir!)
vecizesinden yola çıkarak,
(ADALETSİZ DEVLET,
DİNSİZDİR!)
hükmünü verebiliriz. Devletlerin anayasaları ve anayasasına uygun yasaları vardır. Yasalar, anayasaya uygun ve yasalar herkese eşit tatbik ediliyorsa, o zaman ülkede adalet var demektir. Anayasa ve yasalarda eksiklikler, aksaklıklar, yanlışlar olabilir. Ancak, bütün vatandaşlara eşit olarak uygulanıyorsa yine de adalet var denilebilir!
Peki, bir devletin dinsiz olduğuna nasıl hükmedilir. Bir ülkenin anayasası ve yasaları var da, o ülkede yaşayan bütün vatandaşlara eşit uygulanmıyorsa, ya da o ülkenin savcıları, hâkimleri, güç odakları tarafından verilen talimatlar doğrultusunda hüküm veriyorlarsa, bu demektir ki, o devlette adalet yoktur ve dolayısıyla o devlet
DİNSİZDİR!
Bir ülkede hâkimler, savcılar talimatla iş yapıyor güç odaklarının emriyle hareket ediyorlarsa,
(tutuklayın)
denilenleri tutukluyor,
(serbest bırakın)
denilenleri serbest bırakarak anayasayı ve yasaları dolaylı yollardan çiğniyorlarsa, amiyane tabirle o ülkede adalet göğe çekilmiş demektir!
Hâkimlerin, Savcıların, hatta Avukatların bile giydikleri cübbelerde neden düğme ve ilik yoktur! Bu onların karar verirken hiçbir makam önünde düğme iliklemeyeceklerinin, hiçbir makamın etkisi altında kalarak karar veremeyeceklerinin delili olmak açısından düşünülmüş bir uygulamadır. Avukatlar, meslekleri gereği yasaların uygulanmasında dolambaçlı yolları tercih edebilir, haklıyı, haksız; haksızı, haklı göstermek çabası içinde olabilirler. Ancak hâkimlerin ve savcıların böyle bir lüksleri yoktur. Kararlarını yasalara göre ve vicdani kanaatleri doğrultusunda verirler. Hâkimlik ve savcılık gerçekten mukaddes mesleklerdir. Bu bakımdan kararlarını yasalara göre ve vicdani kanaatleri doğrultusunda vermekle mükelleftirler.
Unutulmasın ki ADİL olmak YÜCE ALLAH’IN SIFATLARINDANDIR. Ayet-i kerimede
mealen:
“Şüphesiz Allah, size emanetleri ehline (sahiplerine) teslim etmenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. Bununla Allah, size ne güzel öğüt veriyor! Doğrusu Allah, işitendir, görendir”
buyrulmaktadır.
Bir ülkede hâkimler ve savcılar yasalara uygun ve vicdani kanaatleri doğrultusunda değil de, üst makamlardan gelen talimatlar doğrultusunda hüküm veriyorlarsa, tuz kokmuş, adalet göğe çekilmiş demektir!
Bu ülkede, bir zamanlar
FETÖ’NÜN HÂKİMLERİ VE SAVCILARI VARDI.
Kendilerine verilen talimatlar doğrultusunda hüküm verirlerdi. Yani, adalet açısından devlet dinini kaybetmişti. Dinini kaybedince de, 15 Temmuz kalkışmasıyla az kalsın birlik ve beraberliğini de kaybedecekti. Neyse ki
ALLAH KORUDU
da, korkulan olmadı…
Adaleti katleden ve devleti dinsizleştiren
FETÖCÜ
hâkimlerin, savcıların çoğu şimdi ya cezaevlerinde, ya da yurt dışına kaçmış vaziyetteler. Elbette mevcut hâkimler ve savcılar, bu durumdan ders çıkarmış olmalılar.
FETÖ’DEN
emir alanlar gitti, yerlerini başkaları almasın, devletimiz dinsizleştirilmesin!!!
Dinler ve mezhepler konusunu bu kadar işledikten sonra son sözü söyleyerek yorumu noktalayayım. Benim Dinim ALLAH’A ŞÜKÜR İSLAMİYETTİR. Mezhebim ise ATATÜRKÇÜLÜKTÜR. Bakın size ATATÜRKÇÜLÜK MEZHEBİNİN KURALLARINI SIRALAYAYIM: Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devletçilik, Laiklik, İnkılâpçılık ve devrimcilik!
Bunlara itirazı olan var mı!
TAŞLAMA
DİNİM İSLAMDIR BENİM
ATATÜRKÇÜ MEZHEBİM
DİĞER MEZHEPLERE DE
SAYGIM VARDIR BİL BENİM
ALEVİLİK, SÜNNİLİK
İSLÂMİ MEZHEPLERDİR
HİÇ BİRİNİ HOR GÖRME
ASIL DİNE HÜRMETTİR
ATATÜRK MEZHEBİNİN
İLKELERİ NELERDİR
CUMHURİYET, LAİKLİK
BİL TEMEL İLKELERDİR
HALİFELİK, SALTANAT
YOKTUR BİZİM MEZHEPTE
HEP İNSANLAR EŞİTTİR
DİN-İ İSLAM BU İŞTE