Siirtlilerin medar-ı iftiharı, büyük iş insanı Ethem Sancak’ın, AKP’den neden istifa ettiği, özellikle İlimizde en çok tartışılan konuların başında gelmektedir. Bilindiği gibi, Sayın Sancak bir konuşmasında Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a ilân-ı aşk etmiş, bu aşkı Mevlâna’nın, Şems-i Tebrizi’ye olan aşkına benzetmişti. Gençlik yıllarında aşırı solcu kimliğiyle bilinen Sayın Sancak, TİP’in (Türkiye İşçi Partisi) Diyarbakır il başkanlığını da yapmıştı. Allah hidayet bahşedince ve Sayın Erdoğan’ın anlındaki nuru görünce, bu nura âşık olan Sayın Sancak,
“Anam, babam sana feda olsun”
diyerek, Sayın Erdoğan’a aşkını ilan etmişti.
Bu aşkının karşılığı olarak BMC’nin yanında 1 milyon metrekare arsayı sahiplenen Sayın Sancak, bilerek mi, sürç-ü lisan olarak mı bilinmez ağzından
“
Biz Amerikan’ın desteğiyle iktidara geldik. Taç giyen baş akıllanır. Van minute olayında rest çektik. Batının pranga sistemine kafa tutmaya başladık. Bunu devirebilmek için en son içimize sızdırdıkları FETÖ, 15 Temmuz darbesini yaptı. Biz milletimizin desteğiyle bunları yendik”
demişti de, sözde bu yüzden disiplin kuruluna verilmiş, bunun üzerine ihraç edilmemek için AKP’den istifa etmişti. Kamuoyunun konuyla ilgili bildiği budur.
Ancak, büyük iş insanı Sayın Ethem Sancak’ın istifasına ilişkin
FISILTI GAZETELERİNDE
MUHTELİF YORUMLAR VAR.
Kimileri, Sancak’ın, Sayın Erdroğan’ın talimatıyla istifa ederek, Vatan Partisine girdiğini, böylece, bu partinin Cumhur İttifakına bağlılığının devamının sağlanmasının amaçlandığını iddia ederlerken, kimileri de, AKP’nin sonunu kestirmeğe başlayan Sancak’ın, gemi batmadan önce, geleceğini kurtarmak amacıyla istifayı seçtiğini söylüyorlar.
Yani, Büyük İş İnsanı, Siirtlilerin medar-ı iftiharı Sayın Ethem Sancak’ın istifa sebebine ilişkin iki çelişkili yorum var. Birincisi, istifasının, Sayın Erdoğan’ın talimatıyla gerçekleştiği şeklinde. İktincisi ise gemi batmadan önce, selametle sahile çıkmak amacına yönelik bir hamle…
Biz, bu koruda karar verebilecek konumda değiliz. Bakalım ayne-i devran ne gösterecek!
LÖSEVDEN ETKİNLİK
Merkezi Ankara’da olan Lösemili Çocuklar Vakfından (LÖSEV) bir grup, Lösemili Çocukların ailelerine şefkat eli uzatmak için Şehrimize gelerek, Belediye’nin konferans salonunda hediyeler takdim ettiler. Vakfın Siirt Temsilcisi Rıdvan Aslan ile birlikte Gazetemizi de ziyaret eden LÖSEV Vakfı temsilcileri Leylâ Âşık ve Argun Yetişir, yürüttükleri çalışmalar hakkında bilgi verdiler.
LÖSEMİ, bilindiği gibi kemik iliğine bulaşan ve istila eden kötü huylu hücrelerin üremesi ve çoğalması sonucunda iliğin kan için gerekli yapı taşlarını üretememesi ve kan yenilenmesinin kesintiye uğraması hatta durması sonucunda oluşan hastalıktır, Bu yüzden kan kanseri olarak da anılır. Vücutta bulunan ve kan üreten kemik iliğinin, yabancı mikroorganizmalar ve virüsler tarafından istila edildikten sonra görevini tam olarak yerine getirememesi sonucu Kemik iliği içinde bulundurduğu mineraller ve hücreler sayesinde vücudumuzda dolaşan kanın yapıtaşlarını oluşturup, olgunlaştırıp kana salmakla görevlidir. Fakat yabancı mikroorganizma ve virüsler bu durumu engellediğinde lösemi hastalığı meydana gelmektedir. Bunun sonucu olarak kan yapı taşlarından mahrum kalmakta ve vücudundaki görevini yerine getirememektedir. Bu durumda meydana gelen hastalık belirtileri ani olarak meydana çıkıp önce metabolizmasını daha sonra bütün düzenini alt üst ettikten sonra hastayı lösemi ile baş başa bırakmakta ve büyümeye, gelişmeye devam etmektedir.
Türkiye’de 250 bin dolaylarında Lösemi hastası olduğu tahmin edilmektedir. Lösemi ağırlıklı olarak 1 ve 5 yaş aralığındaki çocuklarda daha sık görülmektedir. Löseminin halk arasındaki yaygın adı
KAN KANSERİDİR. İLİK KANSERİ
olarak da bilinir. Erken teşhis durumunda tedavisi mümkün olmakla birlikte, çok pahalıdır. Lösemili çocukları sahiplenmek için
LÖSEV kurulmuştur. LÖSEVİN açılımı (Lösemili Çocuklar Sağlık ve Eğitim Vakfı'dır.) 2-8 Kasım günlerinin LÖSEV HAFTASI
ilan edilmesi de bu vakıf tarafından gerçekleştirilmiştir. Vakfın amacı bu hastalığa dikkatleri çekmek yanında, maddi yönden sıkıntı içinde olan ailelerin çocuklarının tedavilerine yardımcı olmaktır.
Vakıf, hastalığın tedavisi için gerekli araştırmaların yapılmasına da katkı sağlayarak önemli hizmetlere imza atmaktadır.
LÖSEV’İN
başlattığı çalışmalar ve etkinlikler, Dünya genelinde de ilgi ile karşılanmıştır. Birçok ülkelerde
LÖSEVİN
ilan ettiği 2-8 Kasım günlerinde etkinlikler düzenlenerek bu hastalığa dikkatler çekilmektedir.
Vücutları mikroplara karşı çok hassas olan
LÖSEVLİLER
genelde ağızlarını ve burunlarını bir maskeyle kapatır, bu suretle vücutlarını hava yoluyla gelecek mikroplara karşı korurlar. İşin gerçeğini bilmeyenler, bu durumu, bu gibilerin bulaşıcı bir hastalıkları olduğunu zannederek, onlardan uzaklaşırlar. Oysa kan kanseri bulaşıcı bir hastalık değildir. Bu bakımdan, bu gibi çocuklara rastladığımızda uzaklaşarak kaçmak yerine, mümkün mertebe onlara şefkatle yaklaşmalı, morallerini yüksek tutmaları için yardımcı olmalıyız.
Sonuç olarak kanser türü hastalıklar içerisinde yalnız olmayan lösemi daha birçok sorunu da beraberinde getiriyor. Sadece lösemi hastası olmamakla alakalı bir durum da değildir bu farkındalık, gerçekten de bütün bir toplum için gerekliliktir aslında. Çünkü lösemi yalnız değil, günümüzde insanlar birçok farklı durumda kanser hastalıklarıyla ve farklı versiyonlarıyla karşı karşıya kalabiliyor. Bu nedenden ötürü bilinçli ve farkındalık düzeyi yüksek bir toplum olmak her şeyden önce hastalığa yakalanan bireyin psikolojisini anlamamızı sağlar. Dahası da var; olası durumlarda bilinçsiz bir birey olarak vücudumuz ve bağışıklık sistemimiz kanser konusunda gerçekten de yetersiz kalıyor. Bu konudaki farkındalık ve bilinç bireylerin bu tarz hastalıklara yakalanma riskini de azaltabilmek için önemli bir yere sahiptir.
Lösemili çocuklar baz alınarak düzenlenmiş ve onların yerine gerek kendimizi koyarak gerekse yanlarında yer alarak neleri değiştirebileceğimiz konusunda fikir sahibi olmamız amaçlanmış olan bu haftada yapılabilecek birçok şey vardır. İşin özü bu haftayı iyi değerlendirmeli ve elimizin ulaştığı her yere erişebilmeli ve ufak dokunuşlar yapmalıyız. Bu dokunuşlardan kastımız reklam panolarında reklam yerine bilgilendirme levhaları koymak olabilir, lösemi haftası ile ilgili yapılmış bir pano olabilir, insanların bu hastalığa yakalananlara nasıl yardım edebileceğiyle ilgili de olabilir. Yani kısacası aklımıza gelen ve insanları bilgilendirmek için atılmış her adım lösemi haftasının amacına uygun olabilmektedir. Sonuç olarak düşünülebilmelidir ki o hastaların yerinde bir gün bizde aynı veya farklı pozisyonlarda bulunabiliriz.
Hasta ziyaretlerini bile büyük önem veren dinimizin gereği olarak, hele hastalara maddi ve manevi katkılarda bulunmanın önemini ayrıca anlatmağa gerek yoktur sanırım. Bu bakımdan, LÖSEV’E yapılacak maddi ve manevi katkıların çok önemli bir gereksinim olacağına dikkatleri çekerek, tüm hastalıklara acil şifalar dilerken, Şehrimizdeki LÖSEMİLİ HASTALARI DA SAHİPLENEN LÖSEV’İ kutluyor, başarılarının devamını diliyoruz.
ANEKDOT
Hasta ziyaretinin önemini vurgulamak açısından dillendirilen bir anekdot vardır.
Hazret-i Musa, Cenab-ı ALLAH’LA konuşmak için Tur Dağına çıkmıştır. Cenab-ı ALLAH, hazret-i Musa’ya seslenir:
-Ya Musa, hastalandığımda neden beni ziyarete gelmedin!
Hazret-i Musa cevap verir:
-Ya Rabbi, sen her noksandan münezzehsin. Nasıl olur da hastalanırsın!
Cenab-ı ALLAH, Hz. Musa’ya şöyle hitap eder:
-Falanca komşun hasta oldu, onu ziyarete gitmedin. Onu ziyaret etmiş olsaydın, beni ziyaret etmiş olacaktın.
TAŞLAMA
SÜNNİLER MÜSLÜMAN DA
ALEVİ OLAN NECİ
BAKIN, ETRAFIMIZ HEP
HIRİSTİYAN, YAHUDİ
BİRBİRİMİZE NEDEN
BİZ BÖYLE DÜŞMEKTEYİZ
BİR AVUÇ MÜSLÜMAN VAR
NISFI DIŞLAMAKTAYIZ
PEYGAMBER DÖNEMİNDE
ELBETTE MEZHEP YOKTU
TEFRİKA OLSUN DİYE
ARAMIZA KİM SOKTU
YETMİŞÜÇ FIRKA OLUR
BUYRUĞU BU RASULÜN
FIRKA-İ NACİ KİMDİR
CEVABI VAR MI BUNUN