İslam'ın ve imanın şartları sorulduğunda kalıplaşmış bir cevap olarak “İslam'ın şartları beş, imanın şartları altıdır” cevabı verilir. Gerçekten de öyle midir. Bir Bektaşi anekdotuyla konuya giriş yapalım.
Anekdot şöyle:
Zenginin biri iş yerinde otururken, yoldan geçen Bektaşiye takılmak için çağırmış ve sormuş:
-Hazret, söyle bakalım, İslam'ın şartı kaçtır!
Bektaşi:
-BİR’dir!
diye cevap verince, beriki feveran ederek:
-İslam’ın şartlarını nasıl beş’ten, bir’e indirirsin
diye esip gürleyince, Bektaşi cevabı yapıştırmış:
-Siz zenginler hac ile zekâtı, biz fakirler namaz ile orucu kaldırdık. Kala-kala bir KELİME-İ ŞAHADET kaldı!
Bu anekdottan yola çıkarak asıl konumuza gelelim. İslam'ın da, imanın da şartları zannedildiği gibi beş ve altı sayısıyla sınırlı değildir. O kadar çok şartlar var ki sıralamaya sayfalar yetmez. Ancak, islamın da, imanın da en önemli şartı
KUL HAKKINA RİAYETTİR. Yüce ALLAH, kendisine karşı işlenen tüm günahları affeder ama, KULUN, KULA OLAN HAKKINI AFFETMEZ.
Kul hakkı demişken, dar bir çerçevede tutmayalım. Kul hakkı ihlalleri o kadar çeşitlidir ki, sıralamaya sayfalar yetmez. Örnek olarak siyaset ehlinden başlayalım. Diyelim ki, bir seçim olmuştur. Bu seçimi hile ile kazanan biri milletvekili, belediye başkanı, muhtar, hatta cumhurbaşkanı makamına gelmiştir. Peki, hile ile kazanılmış bir seçimden dolayı gelinen makam için tahakkuk eden maaş helâl midir, kul hakkına girmez mi. Bal gibi kul hakkına girer, sadece kendisi değil, hilesine ortak olan herkes de,
YÜCE ALLAH’IN indinde sorumludur.
Bir başka örnek verelim. Devletin bir kurumuna, kuruluşuna sözde sınavla işçi, memur veya başka unvanlarda eleman alınacaktır. Sınava hile karıştırarak, kazanması gereken ekarte edilir ve hakketmeyen kişi kazandırılırsa, hile ile kazandırılanın ömür boyu alacağı maaş haram olur mu olmaz mı. Bu işte aracı olanlar kul hakkına girmiş sayılmaz mı!
Ya da Devletin bir kurum veya kuruluşuna ihale yoluyla iş yaptırılacaktır. Gerçekte kazanması gereken müteahhide değil de, iş yandaşa verilirse, yapılacak işte gerçekleşecek bütün suistimallerden müteahhitle birlikte, o işi almasını kotaran yetkililer de sorumlu olurlar mı, olmazlar mı.
Kul hakkı derken, İslam dini bu ve benzeri daha nice örneklerini verebileceğimiz durumları kastetmektedir.
Kesin olarak bilelim ki,
İslam'ın da. İmanın da birinci şartı KUL HAKKINA RİAYETTİR. İslam’ın şartı beş, imanın şartı altıdır, diyenlere duyurulur.
TAŞLAMA
ZÜHTÜ ARSLAN BUYURMUŞ:
“ANAYASAYA UYMAK
ZORUNLUDUR ELBETTE”
GERÇEK OLAN BUDUR BAK
“ANAYASAYI TAKMAM
SAYGI DA DUYMAM” DİYEN
YANLIŞ YOLDADIR ELBET
GEREKTİR BUNU BİLMEN
ANAYASAYA DARBE
HUKUKA DARBE DEMEK
ANKARA’DA HÂKİMLER
VARDIR BİR DİYEBİLSEK
MÜLKÜN TEMELİ DENMİŞ
BELLİ ADALET İÇİN
ADALET OLMAYINCA
MÜLK ELDEN KAYAR BİLİN
ANAYASA YOK İSE
HUKUK DA YOK DEMEKTİR
ANAYASAYI DELMEK
BİL HUKUKU DELMEKTİR
UYMAKLA MÜKELLEFTİR
EHL-İ SİYASET DAHİ
YASALAR ŞAHISLARLA
KAİM DEĞİL VALLAHİ
ŞAHISLAR GİDİCİDİR
KALICI OLAN HUKUK
YAZIK OLUR HUKUKU
EDEN OULURSA GUGUK
YARGITAY MI ÜSTÜNDÜR
ANAYASA MI ÜSTÜN
CEVABI GAYET AÇIK
BİLESİNİZ Kİ BUNUN
ANAYASA İÇİNDE
YARGITAY BİR KURUMDUR
ANAYASA ÂMİRDİR
UYMASI ZORUNLUDUR