Ahmet Arıtürk

(KEMA TEKUNU YUVELLA ALEYKUM) 'NASIL YAŞIYORSANIZ ÖYLE YÖNETİLİRSİNİZ'

Ahmet Arıtürk

14 Mayıs Pazar günü Cumhurbaşkanlığı ve 28. Dönem milletvekilliği seçimleri vardı. Vatandaşlar olarak bizleri 5 yıl için bizi yönetecek olanları seçtik. Bizler, toplum olarak iyi isek, iyileri, kötü isek kötüleri seçmişizdir. Toplumsal hayatta insanlar nasıl yaşıyorlarsa öyle yönetilirler. Bu değişmez bir kuraldır. En küçük toplumlardan tutunuz da, adına Devlet dediğimiz, en geniş kapsamlı idareler de öyledir. Bir köyün muhtarı bile, o köyün insanlarının tıpkısının aynısıdır. Bir cumhurbaşkanı da, milletinin aynası hükmündedir. Hırsız, hırsızı seçer, arsız, arsızı. Namuslu, namusluyu seçer, namusuz, namussuzu!

Yani, hiç kimselerde kabahat aramamıza gerek yok. İyi isek, bizi yönetenler iyi, kötü isek, bizi yönetenler de kötü olurlar.

Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de:

“Bir kavim kendini bozmadıkça Allah onları bozmaz.” buyurmaktadır.

Halk, iyi ve dürüst olunca, yöneticileri de adil ve ehliyetli olurlar. İnsanlar her zaman layık oldukları yönetim tarzıyla yönetilirler, kendileri iyi olurlarsa yöneticileri de iyi olur, kötü olurlarsa yöneticiler de kötü olur. Zira yöneticiler halkın içinden çıkarlar ve onların bir parçasıdırlar.

“Kemâ tekûnû yuvella aleyküm” (Siz nasıl olursanız yöneticileriniz de öyle olurlar).

“A’malüküm ummalükum” (amelleriniz yönetcilerinizdir, onlar sizlerin eseridir

Yüce Allah,

“Davranışları sebebiyle zalimlerin bir kısmını diğer kısmına yönetici yaparız.”

buyuruyor. Kötü toplumun yöneticisi kötü olur.

Ahirette, cehenneme gönderilecek olan zalim ve kafir halk liderlerini, liderler de onları suçlayıp birbirlerini lanetleyeceklerdir.

"Haccac’a lanet olsun."

diyen birine Hasan Basri:

Böyle yapmayın. Çünkü o sizden biri olarak iş başına geldi. Eğer o azledilirse korkarım başınıza daha kötüsü gelir.” demişti.

Beyhaki, Ka’b’ın şöyle dediğini nakleder:

"Allah her dönemin hükümdarını halkın kalbine göre gönderir. Onları düzeltmek isterse salih birini, helak etmek isterse kötü birini hükümdar olarak gönderir."

Halkın kötü yöneticileri iş başına getirmeleri Allah’ın onlara gazab etmekte olduğunun, iyi yöneticileri iş başına getirmeleri ise onlardan razı olduğunun işaretidir.

Hz. Peygamber (O’na al ve ashabına salat ve selam olsun) bir hâdis_i şeriflerinde:

“Allah’ım merhametsizleri bize musallat etme.” Buyurmaktadır.

.

Toplumdaki kötülüklerin, haksızlıkların ve yolsuzlukların sorumlusu olarak sadece yöneticileri ve aydınları görmek yanlıştır. Kötü gidişattan herkes sorumludur. Zira bunda genel olarak herkesin az ya da çok payı vardır. İyileşmenin ve düzelmenin şerefi de hem yönetenlere, hem de yönetilenlere aittir. Zira toplum yöneteni ve yönetileni ile bir bütündür.

Toplumda bir hayli yolsuzluğun, kötülüklerin ve haksızlıkların olduğu doğrudur. Bunları azımsamak veya hafife almak da doğru değildir.

"Allah’ım bize merhamet etmeyenleri bize musallat kılma!” derken "Bir bela, bir musibetten çekininiz ki, geldiği vakit yalnız zalimlere mahsus kalmayıp, mâsumları da yakar." mealindeki ayet-i kerimeyi unutmayalım.

SİİRT HALKEVİ’NİN SERENCAMI!

Çocukluk ve gençlik yıllarımızda Siirt Halkevi’ni görmüş ve sinema olarak çalıştırıldığında defalarca gitmiştik. Siirt Halkevi Ulus mahallesinde bugün

AYNSALİP

Çeşmesinin az yukarısında, Doğu Kışla olarak anılan mevkideydi. Demokrat Parti iktidara geldiğinde binanın

HALKEVİ

olarak kullanılması sürecine son verilmiş,

(ŞEHİR SİNEMASI)

adı altında özel şahıslara kiralanmıştı. Yıllar sonra Saraçoğlu Çocuk Yuvası adı altında hizmet verdi.

Türkiye genelinde Halkevlerinin kuruluşları  Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreterliğinin parti örgütlerine 12 Ocak 1932 tarihinde gönderdiği talimatname ile başlatılmış, açılan ilk Halkevleri, 19 Şubat 1932 tarihinde çalışmaya başlamıştı.

“Halkevleri, halkla ilişkiler, grup çalışması, sosyal örgütlenme ve sosyal, eğitsel ve kültürel çeşitli grup etkinlikleri gibi geçmişte hiç bilinmeyen çeşitli konularda önemli bir eğitim yuvasıydı. Geleceğin siyasi liderlerinin birçoğu politika tekniklerine ilişkin temel eğitimlerini Halkevlerinde aldı. Üstelik bu, otoriteryan bir eğitim de değildi. Parti merkezindeki boğucu resmiyetin aksine taşra teşkilatında ve Halkevleri ile Halkodalarında yapılan toplantılar, görece rahat ve demokratik bir ortamda yapılırdı.”

Halkevleri, CHP Genel Yönetim Kurulunca hazırlanan ve Genel Başkanlıkça onaylanan bir talimatnameyle kurulmuş ve kapatıldıkları 1951 yılına kadar da hep talimatnamelerle yönetilmiştir. 1932 yılında hazırlanan “Halkevleri Teşkilat, İdare ve Mesai Talimatnamesi” ile halkevlerinin oluşturulması, yönetimi ve şubeleri ile ilgili kurallar belirlenmiştir. Talimatnameye göre; halkevlerinin açılması kararı ve çalışma programının sevk ve idaresi CHP Genel Yönetim Kurulu’na ait olup, açılan halkevlerinin teşkilatlandırılması, denetimi, düzeni ve bakımı bulundukları yerin İl veya İlçe Parti Yönetim Kurulu’na bırakılmıştır. Halkevleri, toplumun her kesiminden insanın ilgisini çekmek ve gereksinimini karşılamak için dokuz şubeye ayrılarak faaliyetlerini icra etmiştir. Bu şubeler şu şekilde sıralanabilir:

Dil, Edebiyat, Tarih Şubesi,

Güzel Sanatlar Şubesi,

Temsil Şubesi,

Spor Şubesi,

Sosyal Yardım Şubesi,

Halk Dershaneleri ve Kurslar Şubesi,

Kütüphane ve Neşriyat Şubesi,

Köycülük Şubesi,

Müze ve Sergi Şubesi.

Her hangi bir yerde halkevinin kurulabilmesi için şu şartların sağlanmış olması istenmiştir:

En az üç şubenin oluşmasını sağlayacak üye sayısı,

En az iki yüz kişilik bir salonu, kütüphanesi, bir iki çalışma odası bulunan ve açık havada spor yapabilmek için bahçeye sahip olan bir binanın olması,

En az bir odacı ve bir memur aylığı ve diğer zorunlu masrafları karşılayacak bütçenin temin edilmesi.

Sağlanan şartlar, il veya ilçe parti örgütü tarafından CHP Genel Yönetim Kurulu’na bildirilir, bu kurulun ilgili yerde halkevinin açılması için verdiği onayla halkevi açılırdı. Açılan halkevinin çalışmalarına parti üyesi olsun veya olmasın bütün vatandaşlar katılabilirdi. Halkevi çalışmalarına katılmak için herhangi bir şart aranmazken Halkevi yönetim kurulu ve şubelerin yönetim kurullarına seçilebilmek için parti üyesi olmak şarttı.

Siirt Halkevi, 24 Şubat 1934 tarihinde faaliyete girmiş ve 8 Ağustos 1951 tarihine değin yaklaşık olarak on yedi yıl faaliyet göstermiştir. Bu süre zarfında Mustafa Kemal Atatürk’ün ve Cumhuriyet Halk Partisinin gerçekleştirdiği inkılapların ve benimsediği ilkelerin halk tarafından anlaşılması ve özümsenmesi yolunda çok önemli çalışmalar gerçekleştirmiştir.

“Yapılan çalışmaların parti prensiplerinin yayılması ve benimsetilmesi” yönünde olduğu şeklindeki ifadelerle bir noktada Halkevleri, “Tek Parti Döneminin” en güçlü ve örgütlü  propaganda aracı olmuştur.

Türkiye’nin en ücra köşelerinden biri olan ve o yıllarda halkın çoğunun Arapça ve Kürtçe konuştuğu Siirt’te örgün eğitimden uzak kalmış yetişkinlere açılan kurs ve dershaneler vasıtasıyla bir yandan Türkçe bir yandan da okuma ve yazma öğretilmeye çalışılmıştır. Kurulan bando ile şehir çok sesli Batı müziğini tanırken; açılan mandolin ve keman kurslarıyla halk, kabiliyetleri doğrultusunda bir müzik aleti çalmayı öğrenme imkânına sahip olmuştur. Oynanan piyesler ve gösterilen filmlerle yediden yetmişe toplumun hemen her kesiminin görgü ve kültür seviyesi arttırılmaya çalışılmıştır. Sosyal yardımlar ile kimsesiz ve muhtaçlara yardım eli uzatılmaya ve toplumsal dayanışma kuvvetlendirilmeye çalışılmıştır. Kadınlara yönelik açılan biçki dikiş kurslarıyla kadının sosyal hayattaki etkinliği arttırılmak istenmiştir. Köylere düzenlenen geziler ile köylü ve şehirli kaynaşması sağlanırken; bu gezilere devlet memurlarının katılımıyla kırsal kesimde devletin sıcak yüzü gösterilmiştir.

1941 yılının Ağustos ayında halkevi tarafından “Köy Bayramları” olarak ifade edilen  bir takım köy ziyaretleri gerçekleştirilmiştir. Siirt Halkevi tarafından düzenlenen “Köy Bayramları”, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreterliği tarafından da takdirle karşılanmıştır.

Köy Bayramlarından ilki, 26 Ağustos’ta Halenze (Bağtepe) köyünde yapılmış ve Halenze köyüne yakın Sinip, Fersaf ve Tillo köylüleri de Halenze köyüne davet edilmiştir. Doktor, veteriner, trahom sağlık memuru ve halkevinin yüz on dört üyesiyle Halenze’ye gidilmiştir. Köylünün ve hayvanlarının sağlık muayeneleri yapılmış, karaborsayla mücadele ve dünyanın içinde bulunduğu durum hakkında köylülerle konuşulmuştur. Bu bayram esnasında  program akışı şöyle olmuştur:

1.İstiklal Marşı

2.Dünya Vaz‘iyeti ve Biz

3.Bir Grup Halk Türküsü

4.Milli Oyunlar (Sazlarla)

5.Bir Grup Halk Türküsü

6.Açık Hava Temsili (Yarım Osman)

7.Milli Oyunlar (Davul Zurna ile)

8.Köylüye İyi Temenniler ve Öğütler (Halkevi Reisi Tarafından)

İkinci Köy Bayramı, 28 Ağustos’ta Cıvanıkan (Gökçebağ) köyünde yapılmış ve yakındaki Ayınberran, Dihök, Hoşina, Serpir köyleri de bu bayrama davet edilmişlerdir. Yapılan her iki ziyarete Vali Nihat Haluk Pepeyi de katılmış ve devletin sıcak yüzü halka gösterilmiştir

Müze ve Sergi Şubesi

Müze ve sergi kolu olarak iki grup halinde çalışan bu şubenin müze kolunun görevi;  bulunduğu bölgenin tarihi eserlerini korumak, fotoğraflarını çekmek, eserlerin modellerini yapmak, tarihî değeri olan belgeleri, ciltleri, tezhip, divan, minyatür, çini sanatlarına ait malzemeleri satın alarak bölge müzesine kazandırmaktır. Sergi kolu ise sanatsal değeri olan eserleri sergilemekle görevlendirilmiştir.

Siirt Halkevinin bu şubesinin faaliyeti hemen hemen yok denecek durumdadır. İncelediğimiz belgelerde bu şubenin faaliyetlerine yönelik herhangi bir kayda rastlanmamış olmakla beraber, halkevi eski başkanlarından Ramiz Atay’ın Siirt tarihi üzerinde bazı incelemelerde bulunduğu ancak bunların bilimsel bir metoda değil rivayetlere dayanarak yapıldığı ifade edilmektedir

Şehrin tarihine yönelik en önemli çalışma 1946 yılında Ömer Atalay tarafından kaleme alınan ve Siirt Halkevi yayınları arasında çıkan “Siirt Tarihi” isimli kitap olmuştur.

1934’lü yıllardan başlanarak, Halkevinin kapandığı 1951’li yıllar arasında Siirt Halkevinde piyano, flüt, mızıka, mandolin ve benzeri enstrümanların çalındığını anımsatırsak, ilk bando ekibinin

MERHUM RIFAT BAKIR’IN

önderliğinde çalıştığını belirtirsek, Siirt’in bundan 85 yıl önce sosyal aktiviteler açısından bugünkünden çok daha ileride olduğunu söyleyebiliriz.

Evet ve maalesef, bir zamanların kültür merkezleri durumunda olan HALKEVLERİ Demokrat Parti’nin iktidara gelmesiyle kapattırılmışlardı.

TAŞLAMA

İYİ, İYİYİ SEÇER

KÖTÜ, KÖTÜYÜ SEÇER

İYİLERİ SEÇERDİK

İYİ OLSAYDIK EĞER

TOPLUMLAR HER NASILSA

YÖNETİCİSİ ÖYLEDİR

KABAHAT SEÇİLENDE

DEĞİL SEÇENLERDEDİR

HIRSIZ, HIRSIZI SEÇER

ARSIZ, ARSIZI SEÇER

DEĞİŞMEZ BİR KURAL BU

BİLMEMİZ GEREK BEYLER

BİZ KÖTÜYSEK BİZLERİ

YÖNETENLER DE KÖTÜ

OLURLAR GERÇEK BUDUR

KİMLERİN BOZUK SÜTÜ

Yazarın Diğer Yazıları