Ahmet Arıtürk

KONUŞSALAR,  DÜĞÜM ÇÖZÜLECEK!

Ahmet Arıtürk

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın 2003’te Siirt’ten milletvekili seçilmesi yeniden günün konusu oldu. Bu defa tartışma Hemşehrimiz İş İnsanı Sayın Ethem Sancak ile eski Valilerimizden Sayın Nuri Okutan arasında yaşandı. Ethem Sancak, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 2003 yılında siyasi yasağının kalkmasıyla Başbakan olmasının yolunu açan Siirt seçimiyle ilgili yaptığı açıklamalar, eski Valimiz Nuri Okutan tarafından yalanlandı.

CHP lideri Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun  "Erdoğan'a başbakanlık yolunu biz açtık" sözleriyle yeniden gündeme gelen 2003 yılı Siirt seçimleri ile ilgili tartışmalara o yıllarda Siirt’te Gazeteci kimliğimle vakıf olduğumu söylersem, pek abartılı olmaz.

Siirt’te seçim tekrarı kararı alındığında FISILTI GAZETELERİ Erdoğan ile Baykal’ın anlaştıklarını, Erdoğan’ın siyasi yasağının kaldırılacağını, böylece kendisine Başbakanlık yolunun açılacağını, Deniz Baykal’ın da Cumhurbaşkanı seçileceği haberlerini yaymaktaydılar.

12 Aralık 1997 günü Siirt’te düzenlenen mitingde Erdoğan’ın Ziya Gökalp’in bir şiirini okuması ve bu yüzden siyasi yasaklı hale gelmiş olması bu işin başlangıç noktasıydı. “Minareler süngümüz, kubbeler miğfer / Camiler kışlamız, mü’minler asker / Bu ilahi ordu dinimi bekler / Allahu Ekber, Allahu Ekber” şeklindeki dizeler, Siirt gibi bir yerde(!) okununca, suç sayılmış ve Erdoğan siyasi yasaklı hale düşürülerek kısa süre de hapis yatmıştı.

Erdoğan konuşmasının devamında “her devrin Firavun ve Nemrutları olduğunu, bunun karşısına çıkacak Musa ve İbrahim’lerin engelleri aşarak pislik dolu yolları temizleyeceğini” söylemişti. Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) tarafından

"Halkı din ve ırk farkı gözeterek kin ve düşmanlığa açıkça tahrik" suçundan’!)

yargılanan Erdoğan, 1 yıl hapis ve 860 milyon TL para cezasına çarptırmış, daha sonra sanığın mahkemedeki ve duruşmadaki iyi hali göz önüne alınarak cezası 10 ay hapis ve 177 milyon TL para cezasına indirilmişti. 177 milyon derken, o zaman Türk Lirasından 5 sıfırın kaldırılmadığını anımsatalım. 117 milyon Para cezası bugünün 177 bin lirasına eşdeğerdir.

Erdoğan Diyarbakır DGM kararına temyiz başvurusu yaptı, ancak Yargıtay 8. Ceza Dairesi 24 Eylül 1998 günü Erdoğan’ın cezasını onadı. Böylece 26 Mart günü Pınarhisar Cezaevi’ne giren Erdoğan 24 Temmuz 1999 günü tahliye oldu.

Fazilet Partisi’nin Anayasa Mahkemesi’nce kapatılmasının ardından “gelenekçi” olarak adlandırılan Milli Görüşçü kanat 2001 yılında Saadet Partisi’ni kurarken “değişimci” ve “ılımlı” olduğu öne sürülen “yenilikçi” kanat ise yine 2001 yılında Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde AKP’yi kurmuştu.

2002 seçimlerinde %34 oyla iktidara gelen AKP’nin genel başkanı Erdoğan, siyasi yasağı nedeniyle seçimlere girememiş ve milletvekili seçilememişti. Bu nedenle seçim sonrası kurulan 58. Hükümet, Abdullah Gül’ün başkanlığında kuruldu. O yıllarda CHP Genel başkanı olan Deniz Baykal ile AKP Genel Başkanı  Erdoğan arasında kapalı kapılar arkasında gerçekleştiği öne sürülen mutabakattan sonra Gül hükümeti, Erdoğan’ın siyasi yasağının kaldırılması için TBMM’ye yasa teklifi sunmuş ve yasa oy çokluğuyla kabul edilmişti. Ancak dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından

“öznel, somut ve kişisel”

olduğu gerekçesiyle veto edilen yasa teklifi değiştirilmeden ikinci kez meclise sunulmuş, tekrar kabul edilen yasa Sezer tarafından da mecburen onaylanmıştı. Böylece Erdoğan’ın milletvekili seçilmesinin önündeki hukuki engel ortadan kalkmış oldu.

Bu adımın ardından AKP, Erdoğan’ı hapse girmesine yol açan konuşmayı yaptığı Siirt’ten milletvekili çıkarmak üzere harekete geçti.

AKP, Siirt’in Pervari ilçesinde 3 sandık kurulunun oluşturulmadığını ve 1 sandığın kırıldığını öne sürerek bu ildeki seçimlerin iptali istemiyle Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) başvuruda bulundu.

YSK bu başvuruyu kabul etti ve 2 Aralık 2002’de Siirt seçimleri iptal edildi. Böylece TBMM’ye Siirt’ten giren 3 milletvekilinin (AKP’den Mervan Gül, CHP’den Ekrem Bilek ve bağımsız milletvekili Fadıl Akgündüz) milletvekillikleri düştü.

Siirt seçimleri 9 Mart 2003 günü tekrar edildi ve seçime giren 4 parti arasından AKP oyların %84,8’ini alarak 3 milletvekili adayını da meclise gönderme hakkı kazandı. Hakkındaki siyasi yasağın kalkması sonucu milletvekili olmasının önünde engel kalmayan Erdoğan’la birlikte 2 milletvekili daha (Öner Gülyeşil ve Öner Ergenç) böylece AKP sıralarından meclise girmiş oldu.

Erdoğan’a milletvekilliği ve başbakanlık yolunun açılmasında CHP’nin ve dönemin CHP lideri Deniz Baykal’ın rolü inkâr edilemez. Konu,  AKP’nin %47 oyla ikinci kez tek başına iktidara geldiği 22 Temmuz 2007 seçimlerinin hemen ertesi günü Zülfü Livaneli’nin Vatan gazetesine yazdığı yazıyla da kamuoyunun gündemine girmişti.

Yazıya göre, 19 Aralık 2002 günü, yani Abdullah Gül başkanlığında 58. Hükümet’in kurulmasından tam 1 ay, Erdoğan’a milletvekilliği yolunun açılmasının önünü açan yasa tasarısının Cumhurbaşkanı Sezer tarafından veto edilmesinden  sonra, Baykal, Livaneli ve bazı CHP kurmayları, CHP milletvekili Mehmet Sevigen’in evinde bir araya gelmişti.

Livaneli, yazısında şöyle yazmıştı: “Türkiye’nin kaderi o akşam o evde değişti, çünkü siz ‘Tayyip Erdoğan başbakan olacak!’ diye tutturdunuz.

Sizi ‘Çok tehlikeli bir oyun bu!’ diye uyaran parti dışından önemli şahsiyetlere kızdınız, ‘Hayır!’ dediniz ‘İki ay dayanamaz. Göreceksiniz iki ay dayanamaz.’

Sizin bu iddianıza karşılık ben ne dedim: ‘Erdoğan herhangi bir kişi değil, bütün tarikatların birleşerek Erbakan’ın yerine seçtiği siyasetçi arkasında Amerika, Avrupa desteği de var. Program Türkiye’yi ılımlı İslam cumhuriyeti yapma programı. Sizin dediğiniz gibi iki ayda gitmeyecek tam tersine, bu odada bulunan herkesin siyasi hayatını bitirecek.’

İki ay dayanamaz iddianızı, ‘görüşleri gereği IMF ile anlaşma yapmaz, ekonomiyi zora sokar ve dayanamazlar.’ tezine oturttunuz.

Ama bunların hepsi bahaneydi çünkü siz iki partili rejimin işinize yaradığını anlamış ve seçim sonuçlarına sevinmiştiniz. Çünkü size ana muhalefet partisi lideri olmak ve soldaki rakiplerinizi yok etmek yetiyordu. Bu iş birliğini daha sonra da sürdürdünüz.

O zaman ben sizin Tayyip Erdoğan’la seçim öncesinde Beylerbeyi’nde gizlice buluştuğunuzu ve bir anlaşma yaptığınızı bilmiyordum.”

Yazıdaki asıl çarpıcı iddia ise, Erdoğan ile Baykal’ın 22 Şubat 2003 günü, yani Erdoğan’ın milletvekili seçilmesini sağlayan Siirt ara seçimlerinden 2 hafta önce, Beylerbeyi’nde buluştukları yönündeydi. Livaneli, Baykal ve Erdoğan’ın bu buluşmada gizli bir anlaşma yaptıklarını öne sürdü ve “Bir milletvekilinin mazbatasını iptal ettirip, Anayasa’yı değiştirip, grubu baskı altına alıp, Siirt seçimlerini es geçip Erdoğan’ı meclise sokmak ve dokunulmazlık zırhına kavuşturmak için verdiğiniz canhıraş çabanın yüzde birini partiniz için verseydiniz sonuç bambaşka olurdu.” ifadelerini kullandı. Böylece iki lider Erdoğan’ın adaylığı konusunda uzlaşıyordu.

Livaneli’nin yazısının ardından CHP İletişim Koordinatörü Baki Özilhan tarafından yapılan açıklama bu görüşmeyi yalanlamış, ancak Baykal basına yaptığı açıklamada “Tayyip Erdoğan’ın parlamentoya girmesine yol açmakla iftihar ettiğini, bunu demokrasinin gereği olarak önemsediğini ve karşı çıkanları önemsemediğini” dile getirmişti.

Baykal daha sonra dönemin Hürriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök’e, Beylerbeyi’ndeki gizli buluşmayı doğrulayacaktı.

Zülfü Livaneli ise 25 Temmuz 2007 tarihli yazısında, bu kez Mehmet Sevigen’in evinde yapılan buluşmanın ayrıntılarına değindi. Buna göre Baykal, Sezer’in Erdoğan’ın milletvekilliğini veto etmesine karşı çıkıyordu. Zira Baykal’ın hesabına göre Erdoğan, başbakanlık koltuğunda 2 ay bile dayanamayacaktı.

Erdoğan’ın, Siirt’ten milletvekili olması konusunu yeniden gündeme taşıyan konu ise  Ethem Sancak’ın,  Tayyip Erdoğan'ın Başbakan olmasına yol açan Siirt seçimlerinin iptali ile ilgili anlattıkları oldu. Ethem Sancak o dönem Siirt Valisi olan Nuri Okutan'ın kendisini arayarak,

"O sıra Vali beni aradı dedi ki 'Osyan köyünde seçime gidilmemiş, tutanağı tutarsak seçim iptal olacak. Tayyip Bey'i ikna edebilir miyiz Siirt'ten aday olsun' diye"

dediğini iddia etmesi oldu.

Ethem Sancak’ın bu iddiasını yalanlayan eski Valimiz Nuri Okutan, Ethem Sancak'ın bahsettiği gibi bir durumun yaşanmadığını belirterek, "Osyan Köyü'nde (Doğanköy) halk protesto ediyordu. Ben de vali yardımcısıyla birlikte bir heyet gönderdim. Giden heyet seçim için kurulan sandıkların saatinden önce kapatıldığını fark etti. Bunu bana bildirdiler. Ben de Hem İçişleri Bakanlığı'na hem de il ve ilçe seçim kurullarına bilgi verdim. Bunun üzerine itiraz edildi ve seçim iptal oldu.  Benim siyasi bir operasyon tarzı bir yaklaşımım olamaz. Ben Cumhuriyetin valisiyim. Hukuk devleti neyi gerektiriyorsa onu yaptım. Ethem Bey'in bahsettiği gibi bir olaya ben dahil olmadım" diyerek Ethem Sancak’ı yalanladı.

Ethem Sancak ile yakın olduğunu da kaydeden Nuri Okutan, "O dönem Ethem Bey de Erdoğan'a yakın birisi değildi. Siirt'e çok katkıları olmuştu. O yüzden de valilik dönemimde yakın ilişkimiz oldu. Benim tanıdığım Ethem Sancak aydın, vatanperver bir kişidir. Sonraki siyasi tercihleri kendisini ilgilendirir. Benim tanıdığım Ethem Sancak öyle birisiydi. Şunu da belirteyim yenilenen seçimlerde Ethem Bey cidden çok çalıştı" diye ifade etmekte.

Sonuç olarak AK Parti, Siirt'in Pervari ilçesine bağlı Doğanköy'de sandık kurullarının oluşturulmaması(!) ve bir sandığın kırılması(!) nedeniyle Siirt'teki seçimlerin iptali için Yüksek Seçim Kurulu'na (YSK) başvurmuş, başvuruyu haklı bulan YSK 2 Aralık 2002 tarihinde, Siirt'teki seçim sonuçları iptal ederek bu seçim çevresindeki seçimlerin yenilenmesine karar vermiş, iptal kararıyla, 3 Kasım'daki seçimde Siirt'ten milletvekili seçilen, AKP'li Mervan Gül, CHP'li Ekrem Bilek ile bağımsız Fadıl Akgündüz'ün milletvekillikleri düşürülmüş, Siirt'te yapılacak ara seçim öncesinde Deniz Baykal liderliğindeki CHP'nin desteğiyle yapılan anayasa değişikliğiyle Recep Tayyip Erdoğan’ın milletvekili seçilmesinin önündeki engel kaldırılmış,.  9 Mart 2003'te yenilenen ve yalnızca 4 partinin katıldığı seçimler sonucunda AK Parti 3 milletvekilliğini de kazanmış ve Tayyip Erdoğan da Siirt'ten TBMM'ye seçilmişti.

Anımsanması gereken bir durum daha var. Yüksek Seçim Kurulu, Siirt Seçimini iptal etmeden önce, Mervan Gül ve M. Fadıl Akgündüz’ün, çıkacak karara itiraz etmemeleri konusunda AKP Genel Merkezi, Ekrem Bilek ise CHP Genel Merkezi tarafından ikna edildikleri yolundadır. Aslında, bu işin düğümünü çözmek, Milletvekili seçildikleri ve TBMM Genel kurulunda yemin ettikleri halde Milletvekillikleri düşürülen bu üç isimdir. Keşke Mervan Gül, Ekrem Bilek ve M. Fadıl Akgündüz konuşsalar da, gerçeği ortaya çıkaracak düğümün çözümüne katkı sağlasalar.

TAŞLAMA

ABD, AB, ALMANYA

TÜRKİYE’Yİ DIŞLIYOR

EGE’YE SİLAH YIĞAN

YUNAN’I ALKIŞLIYOR

SURİYE’DE PYD,

PKK’YLA KOL-KOLA

SİLAH, MÜHİMMAT İLE

UÇAK VERMEKTE HATTA

ABD GİBİ BİR DOST

DÜŞMANDAN DA BETERDİR

BÖLGEMİZDE İŞİ NE

SURİYE’DE NEDENDİR

NATO’DAN ÇIKMAK GEREK

NE FAYDASI VAR SÖYLE

KOMŞULAR DÜŞMAN OLMUŞ

NATO YÜZÜNDEN BİZE

Yazarın Diğer Yazıları