Ekinokstan (gece ve gündüzün eşit olduğu 21 Mart-23 Eylül günleri) çerçevesinde söz İbrahim Hakkı Hazretlerinden açılmışken, bir konuya açıklık getirelim istedik. Bizde, yanlış bir alışkanlık olarak
(İLİM)
denilince sadece
DİN İLMİNİ, (ÂLİM)
denilince de sadece dini konularda ehil olanların kastedildiğini zannederiz. Oysa gerçek hiç de bu değildir. Din İlmi, yüzlerce ilim kolundan sadece biridir. Din adamı da, yüzlerce bilim dallarından biriyle iştigal eden kimsedir.
Kimyager de, fizikçi de, matematikçi de, tıp doktoru da, astronot da ve diğer bilimlerle uğraşanların hepsi de, kendi dallarında (âlim) olarak yorumlanırlar. İslam dini, diğer ilimlerle uğraşmayı, din ilminin önüne almıştır.
Özellikle İlimizde ve Bölgemizde
BİLİM ADAMI (ÂLİM)
denildiği zaman nedense sadece dini bilgelerle mücehhez Hocalar kastedilir.
(Büyük âlim – allame)
diye sadece din adamlarının kastedilmeleri, elbette büyük bir yanlışlıktır. Sadece dini konularla uğraşan değil, ilmin her dalıyla uğraşan ve bilgiyle mücehhez bulunanlar da bilim adamlarıdır.
PEYGAMBER EFENDİMİZ HAZRET-İ MUHAMMED (O’na Al Ve Ashabına Salat Ve Selam Olsun) bir hâdis-i şeriflerinde “ÖNCE BEDEN İLMİ, SONRA DİN İLMİ” buyurmuşlardır.
Yani, tıp tahsili yapmayı, dini ilim tahsil etmenin önüne geçirmişlerdir. Bu sadece bir misaldir. Tıp ilmi gibi, diğer ilim dallarının da elbet büyük önemleri vardır. İnsanlığa hizmet etmeyi amaçlayan ilimlerle uğraşanların hepsi birer bilim adamıdırlar. İslami tabirle
ÂLİMDİRLER!
Elektriği bulan, kansere ilaç arayan, kalp, böbrek vesair organların nakillerini gerçekleştiren, verem hastalığını yok eden, atomu parçalayan, uçağı, füzeyi yapan, yüz katlı binaların statik hesaplarını gerçekleştiren, denizaltı gemilerini yüzdüren, geliştiren hep gerçek ilim adamlarıdır. İslam âlemini, muasır devletlerin gerisinde bırakan en etkili unsur, yanlış bir algılama olarak sadece dini bilgilerin referans alınarak kişilerin
ÂLİM
olduklarının varsayılmasıdır. Rönesans öncesi dönemde Hıristiyanlık âleminde de, kiliseler, birçok icatlara karşı çıkarlardı. Dünyanın düz ve sabit olduğunu söyler, aksini iddia edenleri zindanlarda çürütürlerdi. Ne zaman ki, Hıristiyan âlemi, kiliselerin taassuplarından kendisini kurtarabildi, icatlar peş-peşe gelmeğe başladı.
Dini taassup yüzünden matbaanın bile uzun yıllar sonra Osmanlılara geldiğini düşünürsek, medeni âlemden bu kadar geri kalışımızın sebebi daha iyi anlaşılacaktır. Dini bilgilerle mücehhez zevatlara hürmetimiz var amma,
“Önce beden ilmi, sonra din ilmi”
buyruğundan yola çıkarak diyoruz ki, müspet ilimlere ne kadar yönelirsek, hem dinimizi, hem dünyamızı mamur etmiş oluruz. Özellikle
(ÂLİM)
denildiği zaman, sadece dini ilimleri tahsil etmiş kişileri anımsamaktan vazgeçmemiz lâzım…
Hem,
YÜCE ALLAH’IN
da yaratılmışların mahiyetlerini düşünmek konusunda insanlara açık bir emri olduğunu asla unutmayalım. Düşünmek, tefekkür etmek, sorgulamak, analiz etmek, incelemek ilim ehli olmanın gereğidir. Nitekim âyet-i kerime’de mealen şöyle buyurulmaktadır:
“Aklıselim sahipleri ayakta dururken, otururken, yanları üzerine yatarken Allah'ı anarlar, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler ve şöyle derler: "Ey Rabbimiz! Sen bunu, boşuna yaratmadın; seni noksan sıfatlardan uzak tutarız. Bizi cehennem azabından koru!"
Dini konular kadar, diğer ilim dallarına önem veren ilim adamlarımız elbet olmuştur. İşte bunlardan biri İbrahim Hakkı Hazretleridir. İbrahim Hakkı Hazretleri astronomi ve mimarlık ilimlerine vakıf olmasaydı, Tillo’da Üstadı Hazret-i Fakirullah için kurduğu sistemi nasıl kuracaktı. Hem dini, hem dünyevi ilimlerle mücehhez olanlara ZÜLCENAHEYN (İKİ KANATLI) unvanı verilir. İşte, İbrahim Hakkı Hazretleri de hem dünya, hem ukba ilimleriyle mücehhezk bu ilim adamlarından biridir.
Yaradılışın sırlarını çözmek konusunda çalışmak-çabalamak insanlara verilmiş ilahi bir emirdir, bunu asla unutmayalım. Yunus Emre’nin buyurduğu gibi:
İLİM İLİM BİLMEKTİR
İLİM KENDİN BİLMEKTİR
SEN KENDİNİ BİLMEZSEN
BU NİCE OKUMAKTIR
Diyerek kendi varlığımızı bilmekle işe başlayalım. (NEFSİNİ BİLEN, RABBİNİ BİLİR) EMRİNİ UNUTMAYALIM.
TAŞLAMA
İSRAİL, DEVLET DEĞİL
BİR TERÖR ÖRGÜTÜDÜR
VE ÖRGÜTÜ YÖNETEN
ABD DENİLEN PUŞTTUR
KORKU VE PANİK SALMAK
BU ÖRGÜTÜN İŞİDİR
SİVİLLERİ KATLETMEK
TERÖR İŞİ BELLİDİR
KAÇ BEBEK, KAÇ ÇOCUK KAÇ
KIZ-KADIN ÖLDÜRÜLDÜ
YÖNETEN ABD’DİR
BU TERÖR ÖRGÜTÜNÜ
BİR ÇIBAN BAŞI OLDU
İSRAİL BÖLGEMİZDE
RAHMET OKUTMAKTADIR
SOYKIRIMDA HİTLER’E
AÇIK BİR SOYKIRIM VAR
BESBELLİ BU GAZZ’DE
EY SAĞIRLAR VE KÖRLER
İNSAN HAKLARI NERDE
KUVVETLİLER, ZAYIFI
EZMEKTELER BELLİDİR
VE BİRLEŞMİŞ MİLLETLER
BU ZULME SEYİRCİDİR
