Cüneyt Arıtürk

BAYRAK ÜZERİNE SÖYLEŞİ!

Cüneyt Arıtürk

İçimden geldi, bugünkü yazımda Bayrak konusunu işlemek istedim. Bilindiği gibi Bütün devletlerin Bayrakları vardır. Bayrakların renkleri ve sembolleri ayrı ayrıdır. Ama her rengin ve her sembolün mutlak bir manası bulunmaktadır. Yani, Bayraklardaki renkler ve semboller gelişigüzel tespit edilmemiştir. Bayraklardaki renkler ve semboller ait oldukları milletlerinin benimsediği renkler ve sembollerdir. Bütün milletler, bayraklarını kutsal kabul ederler. Dinimizde de Bayrağın önemli bir yeri vardır. İslam dini, daha başlangıçtan itibaren Bayrak kullanmış ve savaşlara gidilirken adlarına

(LİVA)

denilen bayraklar açılmıştır.

Bayrak’a saygı, bütün milletlerin ortak paydalarıdır. Hatta büyük ve saygın insanlar, sadece kendi bayraklarına değil, diğer milletlerin bayraklarına da saygıda kusur etmezler.

Mustafa Kemal ATATÜRK

İzmir’in kurtuluşunda halkın coşkun gösterileri arasında kalacağı evin önüne geldiğinde, kapının önüne serilmiş Yunan Bayrağını görünce durmuş, bunun üzerine yanındaki zevat:

-Buyurunuz, geçiniz Paşam. Bizim öcümüzü alınız! Yunan Kralı, bu evden içeri, bizim bayrağımıza basarak girmişti. Siz de lütfedin. Bu karşılıkla o lekeyi silin! Burası sizin şehrinizdir. Bu ev sizin evinizdir. Bu hak sizindir.

Dediklerinde Atatürk, o yerde serili bayrağın önünde, bulunduğu noktada kalarak çevresindekilere tatlılıkla baktıktan sonra:

-Yunan Kralı hata etmiş. Bir ulusun bağımsızlık simgesi olan bayrak çiğnenmez. Ben onun yanlışını tekrar edemem

diyerek Yunan Bayrağını yerden kaldırtmış, İçeriye öyle girmişti.

Bayrakların bir de oluşum hikâyeleri vardır. Bugünkü bayrağımızın oluşumu rivayete göre, 1. Kosova Savaşı sonrasında savaşta ölen Türk askerlerinin kanlarının bir göl gibi toplanması sonucunda, Ay ve Yıldız'ın bu göl üzerinde yansıması ile oluşmuştur.  Yapılan tüm varsayımlar arasında, Bayrağımızın 1. Kosova Savaşında şekillendiği rivayeti ağırlık basmaktadır. Çünkü Kosova savaşının akşamında gökyüzünde Jüpiter ve Ay yan yana nadir anlarından birini yaşamıştır.

Eğer bu yansıma, olası bir kan gölü üzerinde düşünülürse, Türk Bayrağı'nın şu anki hali ortaya çıkar.

Milli Şair Merhum Mithat Cemal Kuntay’ın bir şiiri:

Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır.

Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır.

Beyit’i ile noktalanır ki, bu ifade şanlı Bayrağımızın rengini şehitlerin kanından aldığının vurgusudur.

Söz Bayraklardan açılmışken Merhum Şair Arif Nihat Asya’nın

(BAYRAK)

şiirini es geçmek olmaz. Gelin, hepimizin bildiği ve her zaman için yürekten okuduğumuz bu destan şiiri bir kere daha ve hep birlikte yemin eder gibi okuyalım:

Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,

Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü,

Işık ışık, dalga dalga bayrağım!

Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.

Sana benim gözümle bakmayanın

Mezarını kazacağım.

Seni selâmlamadan uçan kuşun

Yuvasını bozacağım.

Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder...

Gölgende bana da, bana da yer ver.

Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar:

Yurda ay yıldızının ışığı yeter.

Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün

Kızıllığında ısındık;

Dağlardan çöllere düştüğümüz gün

Gölgene sığındık.

Ey şimdi süzgün, rüzgârlarda dalgalı;

Barışın güvercini, savaşın kartalı

Yüksek yerlerde açan çiçeğim.

Senin altında doğdum.

Senin dibinde öleceğim.

Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim:

Yer yüzünde yer beğen!

Nereye dikilmek istersen,

Söyle, seni oraya dikeyim!

Yazarın Diğer Yazıları