Cüneyt Arıtürk

CUMA GÜNÜ GECESİ KUTLAYACAĞIMIZ MEVLİD KANDİLİ

Cüneyt Arıtürk

8 Kasım CUMA günü gecesi, mübarek gecelerden

MEVLİD KANDİLİ’Nİ

kutlayacağız.

“VELADET KANDİLİ”

olarak da adlandırılan gecenin özelliği,

Peygamber Efendimiz HAZRET-İ MUHAMMED MUSTAFA’NIN

(O’na, al ve ashabına salat ve selâm olsun)

dünyaya teşrif ettikleri gece olmasıdır. Miladi takvime göre, Peygamber Efendimizin dünyaya teşrifleri 20 Nisan 571’dir. Ancak, Hicri takvime göre Rebiül evvel ayının 12’nci gecesi dünyaya teşrif etmişlerdir. Rebiül evvel ayının 11’inci gününü, 12’nci gününe bağlayan geceyi yani MEVLİD KANDİLİ’Nİ bu yıl 8 Kasım Cuma günü gecesi idrak edeceğiz.

CENAB-I ALLAH’IN (Celle Celelühü) KUR’AN-I KERİM’DE “RAHMETEN LİL ÂLEMİN = ÂLEMLERE RAHMET

OLARAK”

gönderildiğini buyurduğu

HAZRET-İ MUHAMMED’İN

dünyaya teşrifleri, elbette ki kutlanması gereken çok önemli bir olaydır. Zaman denilen mefhumun, en önemli dilimlerinden biridir. Bir hâdis-i kutside,

“LEVLÂKE, LEVLÂKE LEME

ĞALAKTUL EFLÂKE = SEN OLMASAYDIN, SEN OLMASAYDIN FELEKLERİ YARATMAZDIM”

buyrulmuştur.

Yine Peygamber Efendimiz bir hâdis-i şeriflerinde “Görünüşte, Âdem’in oğluyum, gerçekte, O’nun atasıyım. Çünkü Âdem benim nurumdan yaratıldı” buyurmuşlardır.

HAZRET-İ ALLAH’IN

indinde, peygamberler de derece derecedir. Yüce Allah, ilki Hazret-i Âdem, sonuncusu Hazret-i Muhammed olmak üzere insanları irşat etmek ve hak yola davet için 124 bin peygamber göndermiştir. Ancak, sadece

23’ün adları KUR’AN-I KERİM’DE GEÇMEKTEDİR.

Bunların içinde de,

ULULAZM

olan Peygamber sayısı 5’tir.

ULULAZM PEYGAMBERLER, HAZRET-İ MUHAMMED, HAZRET-İ İBRAHİM, HAZRET-İ NUH, HAZRET-İ MUSA VE HAZRET-İ İSÂ’DIR. (Cümle Peygamberlere, al ve ashaplarına salat ve selâm olsun.)

ULULAZM PEYGAMBERLERDEN HAZRET-İ MUHAMMED’İN UNVANI (HABİBULLAH)TIR. HAZRET-İ İSA’NIN (RUHULLAH), HAZRET-İ MÛSA’NIN (KELİMULLAH), HAZRET-İ İBRAHİM’İN (HALİLULLAH)tır. Bu unvanlar mana olarak tahlil edildiklerinde, (HABİBULLAH)IN diğerlerinden önde olduğu anlaşılır. Çünkü anlamı (ALLAH’IN SEVGİLİSİ) demektir.

Hazret-i MUHAMMED, son peygamber olması ve Yüce ALLAH’IN SON VE DEĞİŞMEYECEK KİTABI KUR’AN-I KERİMİN kendisine indirilmiş olması sebebiyle de, Peygamberlerin şeklen sonuncusu, manen en yüceleridir. İşte, bütün bunlardan dolayı, bu gece idrak edeceğimiz MEVLİD KANDİLİ, çok önemlidir. Tövbe ve istiğfar için fırsattır. İnsanın, kendisini değiştirmesinin, yenilemesinin manevi sebeplerinden biridir.

Bilindiği gibi, sadece MEVLİD KANDİLİ GECELERİNDE DEĞİL, diğer kandil gecelerinde de, adına (MEVLİD) denilen, Peygamber Efendimizin dünyaya teşriflerini, mübarek hayatlarını ve dar-ı dünyadan, dar-ı ukbaya göçlerini şiirsel olarak anlatan kasidelerin, okunması, okutulması bütün İslâm âleminde yaygındır. Şefaatlerine mazhar olmak ümidiyle, asırlar öncesinden nice şairler, kasidelerle Peygamber Efendimizin mübarek yaşamlarını terennüm etmeğe gayret etmişlerdir. Arapça, Türkçe, Farsça, Kürtçe, hatta son yıllarda İngilizce olarak yazılmış mevlitler bile vardır. Türkiye’de, Mevlitlerin en yaygını, asıl adı (VESİLET-ÜL NECAT) olanıdır. Bu MEVLİD-İ ŞERİF Süleyman Çelebi Hazretlerine aittir. Özellikle KANDİL GECELERİNDE okunmaları usul ittihaz edilen Mevlidi şeriflerin, ölüm, doğum, düğün, sünnet ve benzeri etkinlikler vesilesiyle de okunmakta oldukları bilinen bir geçektir.

Doğrusunu isterseniz, mevlidi şerif okumak, okutmak ne farzdır, ne de sünnettir. Olsa, olsa HAYIRLI BİR BİD’AT olarak yorumlanabilir. Elbette,

Yüce ALLAH’IN

ve Peygamber Efendimizin mübarek adlarının anıldığı her ortam, mübarek bir ortamdır. Manevi kazançlara vesile olur. Tabii, her işte olduğu gibi, bu işte de, asıl olan ihlâstır.

Benim okuyucularıma âcizane tavsiyem, kandil gecelerinde camilere gidip mevlidi şerif dinlemek fırsatını bulmasalar bile, gecenin bir vaktinde kalkıp, iki rekât TEHECCÜT NAMAZI KILSINLAR, BİLDİKLERİ ÂYET-İ KERİMELERİ OKUYARAK, YÜCE ALLAH’A YALVARIP, İSTİHFARDA BULUNSUNLAR, PEYGAMBER EFENDİMİZE SALAT VE SELÂMLAR GETİREREK, ŞEFAATİNİ DİLESİNLER. Emin olun, bunları yapmak, Mevlidi şerif okumaktan ve dinlemekten de çok daha hayırlıdır.

PEYGAMBER EFENDİMİZ HAZRET-İ MUHAMMED’İN

(O’na, al ve ashabına salat ve selâm olsun) büyüklüğünü hakkıyla anlatmak, zaten imkânsızdır.

Bizzat YÜCE ALLAH’IN (Celle Celelühü)

âyet-i kerimelerle ve hâdis-i kutsilerle övdüğü PEYGAMBER EFENDİMİZİ hakkıyla övmek kimin haddine!

Bilindiği gibi, Peygamber Efendimizle doğrudan alâkalı

İNŞİRAH (ELEMNAŞRAHLEKE)

süre-i celilesi vardır. Bilhassa, bu süre-i celile içindeki

“VE RAFA

'

NÂA LEKE ZİKREK”

ayeti-i kerimesinin tecellisi aradan 1500 yıl geçmesine rağmen bütün haşmetiyle VE ÇOĞALAN BİR HÂL İLE devam etmektedir.

Meal olarak

“SENİN ŞÂNINI YÜCELTMEDİK Mİ”

şeklinde yorumlanan bu Ayetteki mucizeye bakın ve karar veriniz. Bugün, yeryüzünde günün 24 saatinin, hemen her saniyesinde Peygamber Efendimiz Hazret-i Muhammed’in adı zikredilmektedir. Başka hiç bir Peygamber, günün 24 saatinin her saniyesinde anılıyor mu. Elbette ki hayır!

Peki, Peygamber Efendimizin günün 24 saatinin her saniyesinde anıldığının ispatı nedir, derseniz, onu da izah etmeğe çalışalım. Bilindiği gibi, dünya yuvarlak (elips) olduğu için namaz saatleri de, bütün illerde, beldelerde, köylerde ayrı-ayrıdır. Günün her saniyesinde dünyanın bir noktasında ya ezan okunur, ya kaamet getirilir, ya da namaz kılınır veya tesbihat yapılır. Bütün bunlar yapılırken,

HAZRET-İ MUHAMMED’İN

mübarek adı mutlaka, ama mutlaka anılır. Pak ruhuna salavat-ı şerifeler sunulur. Ezan, kaamet, namaz, tespihat elbette ki; Peygamber Efendimizin ismi şerifi zikredilmeden olmaz. Bir başka ifadeyle, bütün bunların “olmazsa, olmaz”ıdır!

Yani, CENAB-I ALLAH,

Peygamber Efendimizin şanını (ZİKRİNİ)  öyle bir yüceltmiş ki, günün 24 saatinin her saniyesinde mübarek ismi, dünyanın bir noktasında mutlaka, amma mutlaka anılmaktadır. Hem de binlerce insanlar tarafından.

İşte, bu gece dünyaya teşriflerini kutlayacağımız Peygamber Efendimiz böyle İlahi bir rahmete mazhar olmuştur. Kısacası

“VE

RAFA

NÂA LEKE ZİKREK”

ayet-i celilesi, bütün haşmetiyle bir mucize olarak tecelli etmeğe devam etmektedir.

Bu vesileyle Müslüman kardeşlerimin MÜBAREK MEVLİD KANDİLLERİNİ  TEBRİK EDERKEN SADECE MÜSLÜMANLARA DEĞİL, BÜTÜN İNSANLIĞA BARIŞ, DOSTLUK, KARDEŞLİK VE MUTLULUKLAR GETİRMESİ DİLEKLERİMİ SUNUYORUM.

AYET-İ KERİMELER IŞIĞINDA

HAZRET-İ MUHAMMED

Cuma günü gecesi mübarek kandil gecelerinden

MEVLİD-İ NEBEVİ’DİR.

YÜCE RABBİMİZİN

ayet-i kerimelerle tebcil ettiği Peygamber Efendimiz

HAZRET-İ MUHAMMED’İ

(O’na, al ve ashabına salat ve selam olsun) hakkıyla övebilmek bizim ne haddimize. İstedik ki, bugünkü yorumumuzda

HAZRET-İ ALLAH’IN, KUR’AN-I KERİM’DE,

Peygamber Efendimiz hakkında indirdiği bazı ayet-i kerimelerin meali alilerini sunalım, bizzat

YÜCE RABBİMİZİN

tanımlamasıyla, Peygamber Efendimizi tanımaya çalışalım. İşte Peygamber Efendimizle ilgili olarak Kur’an-ı Kerim’de geçen bazı ayet-i kerimelerin meali âlileri:

*Bütün dinlerden üstün kılmak üzere, Peygamberini, doğruluk rehberi Kur’an ve hak din ile gönderen Allah’tır. Şahit olarak Allah yeter. Muhammed, Allah’ın elçisidir. Onun beraberinde bulunanlar, inkârcılara karşı sert, birbirlerine ise merhametlidirler.

*Yâ, Sîn. Kur’an-ı Hakim’e and olsun ki, sen doğru yol üzere gönderilmiş bir Peygambersin. Bu, babaları uyarılmadığından gafil kalmış bir milleti uyarman için güçlü ve merhametli olan Allah’ın indirdiği Kur’an’dır.

*Muhammed, içinizden herhangi bir adamın babası değildir. O, Allah’ın elçisi ve Peygamberlerin sonuncusudur. Allah, her şeyi bilendir.

*Benden sonra artık gelecek olan peygamber yoktur.

*Biz seni bütün insanlara ancak müjdeci ve uyarıcı olarak göndermişizdir. Fakat, insanların çoğu bilmez.

*De ki: Ey insanlar! Doğrusu ben, göklerin ve yerin hükümranı, O’ndan başka Tanrı bulunmayan, dirilten ve öldüren Allah’ın hepiniz için gönderdiği peygamberiyim. Allah’a ve okuyup yazması olmayan, haber getiren Peygamberine -ki o da Allah’a ve sözlerine inanmıştır- inanın; ona uyun ki doğru yolu bulasınız.

*Öyleyse Allah’a, Peygamberine ve indirdiğimiz nura, Kur’an’a inanın; Allah işlediklerinizden haberdardır.

*Allah’a ve peygamberine kim inanmamışsa bilsin ki, şüphesiz biz, inkârcılar için çılgın alevli cehennemi hazırlamışızdır.

*Doğrusu bu Kur’an’da kulluk eden kimselere bildiri vardır. Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.

*Şüphesiz sen, büyük bir ahlâka sahipsindir.

*Ey inananlar! And olsun ki, sizin için, Allah’a ve âhiret gününe kavuşmayı umanlara ve Allah’ı çok anan kimselere Rasûlullah (Allah’ın Elçisi) en güzel örnektir.

*Şüphesiz biz seni bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak hak (Kur’an) ile gönderdik. Sen cehennemin halkından sorumlu tutulmayacaksın.

*İşte bunlar Allah’ın ayetleridir; onları sana bir hak olarak okuyoruz. Sen de gönderilen elçilerdensin.

*Şüphesiz Allah’ın sana gösterdiği gibi insanlar arasında hükmetmen için biz sana Kitabı hak olarak indirdik. (Sakın) Hainlerin savunucusu olma.

*Ey peygamber Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer (bu görevini) yapmayacak olursan O’nun elçiliğini tebliğ etmemiş olursun. Allah seni insanlardan koruyacaktır. Şüphesiz Allah kafir olan bir topluluğu hidayete erdirmez.

*De ki “Ey insanlar ben Allah’ın sizin hepinize gönderdiği bir elçisi (peygamberi)yim. Ki göklerin ve yerin mülkü yalnız O’nundur. O’ndan başka ilah yoktur. O diriltir ve öldürür. Öyleyse Allah’a ve ümmi peygamber olan elçisine iman edin.

*Biz elçileri müjde vericiler ve uyarıp-korkutucular olmaktan başka (bir nedenle) göndermiyoruz.

*De ki: “O gökleri ve yeri yaratırken ve O (hep) besleyen (hiç) beslenmezken ben Allah’tan başkasını mı veli edineceğim.” De ki: “Bana gerçekten Müslüman olanların ilki olmam emredildi. Ve: Sakın müşriklerden olma” denildi.

*Öyle ki Allah’tan başkasına ibadet etmeyin. Gerçekten ben sizi O’nun tarafından uyaran ve müjdeleyenim.

*O’na Rabbinden bir ayet (mucize) indirilseydi ya. “Sen yalnızca bir uyarıcısın ve her topluluk için bir hidayet önderisin.

*Her ümmet içinde kendi nefislerinden onların üzerine bir şahid getirdiğimiz gün seni de onlar üzerine bir şahid olarak getireceğiz. Biz Kitabı sana her şeyin açıklayıcısı Müslümanlara bir hidayet bir müjde olarak indirdik.

*Sizi en iyi Rabbiniz bilir; dilerse size merhamet eder dilerse sizi azablandırır. Biz seni onların üzerine bir vekil olarak göndermedik.

*De ki: “Şüphesiz ben ancak sizin benzeriniz olan bir beşerim; yalnızca bana sizin ilahınızın tek bir ilah olduğu vahyolunuyor. Kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa artık salih bir amelde bulunsun ve Rabbine ibadette hiç kimseyi ortak tutmasın.

*Biz seni alemler için yalnızca bir rahmet olarak gönderdik.

*De ki: “Ey insanlar gerçekten ben sizin için yalnızca bir uyarıcıyım.”

*Biz seni yalnızca bir müjde verici ve uyarıp-korkutucu olarak gönderdik.

*De ki: “Ben ancak bu şehrin Rabbine ibadet etmekle emrolundum ki O burasını kutlu ve saygıdeğer kıldı. Her şey O’nundur. Ve Müslümanlardan olmakla emrolundum. Ve Kur’an’ı okumakla da (emrolundum). Artık kim hidayete gelirse kendi nefsi için hidayete gelmiştir; kim sapacak olursa de ki: “Ben yalnızca uyarıcılardanım.”

*Ey Peygamber gerçekten biz seni bir şahid, bir müjde verici ve bir uyarıcı olarak gönderdik. Ve kendi izniyle Allah’a çağıran ve nur saçan bir çerağ olarak (gönderdik).

*Andolsun hikmetli Kur’an’a, Gerçekten sen gönderilen (elçi)lerdensin. (Kur’an) Güçlü ve üstün olan esirgeyen (Allah)ın indirmesidir. Babaları uyarılmamış böylece kendileri de gafil kalmış bir kavmi uyarman için (gönderildin).

*Biz ona (Peygambere) şiir öğretmedik; (bu) ona yakışmaz da. O (kendisine indirilen kitap) yalnızca öğüt ve apaçık bir Kur’an’dır.

*De ki: “Ben yalnızca bir uyarıcıyım. Bir olan, kahreden Allah’tan başka bir ilah yoktur.” Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbidir, üstün ve güçlü olan, bağışlayandır.” De ki: “Bu (Kur’an), büyük bir haberdir.” Sizler ise, ondan yüz çeviriyorsunuz. “Mele-i Ala (yüce topluluk) tartışıp dururken, benim hiçbir bilgim yoktur.” “Bana ancak, yalnızca apaçık bir uyarıcı olduğum vahyolunmaktadır.” “Allah’ın dışında birtakım veliler edinenler ise; Allah onların üzerinde gözetleyicidir. Sen onların üzerinde bir vekil değilsin.”

*De ki: “Ben elçilerden bir türedi değilim bana ve size ne yapılacağını da bilmiyorum. Ben yalnızca bana vahyedilmekte olanla uyarıyorum ve ben apaçık bir uyarıcıdan başkası değilim.”

***

Bütün alem-i İslam’ın ve Müslüman kardeşlerimizin mübarek MEVLİD KANDİLLERİNİ yürekten kutluyoruz.

Yazarın Diğer Yazıları