Cüneyt Arıtürk

'HATTI MÜDAFAA YOKTUR,  SATHI MÜDAFAA VARDIR, O SATIH BÜTÜN VATANDIR'

Cüneyt Arıtürk

Kimi deyimler vardır ki, aradan asırlar bile geçse unutulmazlar. 19 Eylül GAZİLER GÜNÜ dolayısıyla örnek olması açısından Mustafa Kemal Paşa’nın (ATATÜRK) Büyük Taarruzu başlatırken  askerlere verdiği

"Hattı Müdafaa yoktur. Sathı Müdafaa vardır. O satıh da bütün vatandır.

Bu vatanın her toprağı kanla sulanmadıkça terk edilemez"

buyruğunu anımsatmak istedim.

Büyük Taarruz (Başkomutanlık Meydan Muharebesi), Türk Kurtuluş Savaşı sırasında Türk ordusunun Yunan kuvvetlerine karşı başlattığı genel saldırıdır.

İlk olarak Ankara'ya doğru hareket etmekte olan Yunan ordusunun önünün kesilmesi gerekmekte idi.

İki ordu 23 Ağustos 1921 tarihinde Sakarya Nehrinin doğusunda karşı karşıya geldi. Türk ordusunun büyük bir saldırıya girişmesi için büyük eksikleri vardı. Bunların giderilmesi için halktan son bir kez özveride bulunması istendi.

Ülkenin tüm kaynakları ordunun emrine verildi. Muharebelerin fiilen sona erdiği Doğu ve Güney cephesindeki birlikler de Batı cephesine kaydırıldı. Öte yandan İstanbul'da da Türk Kurtuluş mücadelesine destek veren dernekler İtilaf devletlerinin silah depolarından kaçırdıkları silahları Ankara'ya gönderdiler.

Türk ordusu ilk kez saldırıya geçecekti ve bu yüzden sayıca Yunan birliklerinden üstün olmak zorundaydı. Anadolu'da bu dönemde 200.000 Yunan askeri vardı.

Türk ordusu da bir yıllık hazırlık sonucunda ordudaki asker sayısını 186.000'e yükselterek Yunan birliklerine yaklaştı.

Sakarya Meydan Muharebesi'nden sonra kamuoyunda ve TBMM’de taarruz için sabırsızlıklar baş gösterdi.

Bu gelişmeler üzerine Mustafa Kemal Paşa, 6 Mart 1922 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin gizli bir toplantısında endişe ve huzursuzluk duyanlara;

"Ordumuzun kararı, taarruzdur. Fakat bu taarruzu tehir ediyoruz. Sebebi, hazırlığımızı tamamen bitirmeye biraz daha zaman lazımdır.

Yarım hazırlıkla, yarım tedbirlerle yapılacak taarruz, hiç taarruz etmemekten çok daha kötüdür." diyerek bir taraftan zihinlerdeki şüpheyi bertaraf etmeye çalışırken diğer taraftan da orduyu son zaferi sağlayacak bir taarruz için hazırladı.

1922 yılının Haziran ayı ortalarında, Başkomutan Müşir Gazi Mustafa Kemal Paşa, taarruza geçme kararını aldı.

Bu karar sadece üç kişi ile paylaşıldı: Cephe Komutan Mirliva İsmet Paşa, Genelkurmay Başkanı Birinci Ferik Fevzi Paşa ve Millî Savunma Bakanı Mirliva Kâzım Paşa.

Mustafa Kemal Paşa, 3 yıl 4 aylık süreçte Türk milletini ve ordusunu adım adım hedefe taşıdı.

Batı Anadolu'yu Türk Ordusu'na karşı savunmayı planlayan Yunan Ordusu;

GemlikKörfezi'nden Bilecik, Eskişehir ve Afyonkarahisar ilinin doğusu ile Büyük Menderes Nehri'ni takiben Ege Denizi'ne dayanan savunma hattını bir yıla yakın bir süre ile tahkim etti.

Özellikle Eskişehir ve Afyon bölgeleri gerek tahkimat gerekse birlik miktarı bakımından daha kuvvetli tutulmuş, hatta Afyonkarahisar ilinin güneybatısındaki bölge birbiri gerisinde beş savunma hattı şeklinde tertiplenmiştir.

26 Ağustos 1922 akşamından  30 Ağustos 1922 tarihine kadar 4 gün süren çetin bir savaş yapıldı. Bu safhaya "Başkomutanlık Meydan Muharebesi" adı verildi.

Savaşın sonunda Türk ordusu büyük bir zafer kazandı. Mustafa Kemal ve fikir arkadaşları; ordunun İzmir'e doğru kaçan Yunan asker kalıntılarının peşine düşerek tamamen ortadan kaldırılması gerektiği kararı aldılar.

Mustafa Kemal'in tarihi sözü olan;

"Ordular İlk Hedefiniz Akdenizdir İleri" ile ordu Yunan askerinin peşine düştü. 1 Eylül 1922 tarihinde başlayan büyük takip, 18 Eylül 1922 tarihinde Yunan askerinin Balıkesir- Erdek  limanından ülkeyi tamamen terk etmesi ile son buldu. Türk ordusu İzmir valiliği binasına tekrar Türk Bayrağını çekti. Bu zafer Türk ordusunun isimsiz kahramanları tarafından 15 gün gibi bir zamanda 450 kilo metre yolu yaya yürüyerek kazanılmış bir zaferdir.

Atatürk'ün büyük zafer için dediği gibi;

"Unutulmamalıdır ki genç Türkiye Cumhuriyetin temelleri burada atıldı. Ebedi hayatı burada taçlandırıldı. Bu sahada akan Türk kanları, bu semada uçan şehit ruhları devletimiz ve cumhuriyetimizin Ebedi muhafızlarıdır. "

Yazarın Diğer Yazıları