23 Eylül günü Tillo’da düzenlenen etkinlikte ilgiyle izlenen ışık olayının müsebbipleri olan İsmail Fakirullah Hazretleri ile talebesi İbrahim Hakkı Hazretleri hakkında birkaç kelam yazalım istedik.
Bu iki büyük şahsı tanıtmağa kalemler yetmez ama bizim kısaca bir tanıtım olacak.
İSMAİL FAKİRULLAH HAZRETLERİ 1657-1737
Hazret-i FAKİRULLAH’IN
Hicri 1067, Miladi 1657 yılında Regaip Kandiline rastlayan bir Cuma gecesi dünyaya teşrif ettikleri belirtilir.
Peygamber Efendimizin Amcası Hazret-i Abbas’ın soyundan geldiği
bilinmektedir.
Babasının Adı Molla Kasım olup,
Tillo’da medrese eğitimi vermekle meşguldü.
Hazret-i Fakirullah’ın asıl adı İSMAİL’dir. “FAKİRULLAH” ise Hak yolunda aldığı mertebenin
adıdır.
Çocukluk döneminde, Siirt’teki FAHRİYE medresesinde eğitim ve öğretim gören Fakirullah, Babası Molla Kasım’ın yanında din ve dünya ilimleri tahsil eder.
24 yaşındayken Babası Molla Kasım’ın irtihali üzerine Tillo’daki Ulu Camiin İmamı ve Müderrisi olur. Seyyid bir aileden gelen ve Siirt’in eşraf bir ailesi olan Hacı Muhammed’in kızı ile evlenmiştir. Biri kız olmak üzere beş çocuğu olmuştur. Beş çocuğunun da soyları devam etmektedir.
Fakirullah Hazretleri, kendi elinin emeğiyle geçimini sağlardı. Yediği ve ailesine yedirdiği yemeğin helâl olması için büyük bir titizlik gösterirdi.
Fakirullah 30 yaşında annesini kaybettikten sonra Züht ve Takvasının gereği olarak kendisine bir tarla satın almış, bizzat kendi elleriyle asma ağaçları dikmiş ve geçimini sağlamak için çalışmıştır. Tarla ekmiş ekin biçmiştir. 40 yaşına kadar günlerinin çoğunu oruçla geçirmiş, orucunu bir kaç üzüm tanesiyle açmıştır. 40 gün konuşmadan, yeme içme den kesilerek mana alemine dalmıştır. Kırkıncı gün gözünü açmış bir tas su içmiş ekşi nar aşı isteyip bir parça ekmekle yemiş ve kendine gelmiştir. Bundan sonra yemeğini normal yemeye başlamıştır. Daha sonra Kırksekiz yaşında Hac'ca gitmiştir. İsmail Fakirullah Hz' nin biri kız olmak üzere 5 çocuğu olmuştur.
Hazret-i FAKİRULLAH’ın
Peygamber Efendimizin Amcası Hazret-i Abbas’ın soyundan geldiği
bilinmektedir.
Hazret-i Fakirullah’ın asıl adı İSMAİL’dir. “FAKİRULLAH” ise Hak yolunda aldığı mertebenin
adıdır.
Çocukluk döneminde, Siirt’teki
FAHRİYE
medresesinde eğitim ve öğretim gören Fakirullah, Babası Molla Kasım’ın yanında din ve dünya ilimleri tahsil eder.
24 yaşındayken Babası Molla Kasım’ın irtihali üzerine Tillo’daki Ulu Camiin İmamı ve Müderisi olur. Seyyid bir aileden gelen ve Siirt’in eşraf bir ailesi olan Hacı Muhammed’in kızı ile evlenmiştir. Biri kız olmak üzere beş çocuğu olmuştur. Beş çocuğunun da soyları devam etmektedir.
Fakirullah Hazretleri, kendi elinin emeğiyle geçimini sağlardı. Yediği ve ailesine yedirdiği yemeğin helâl olması için büyük bir titizlik gösterirdi.
KUYU HADİSESİ
İsmail Fakirullah ile ilgili olarak nakledilen meşhur bir kuyu hadisesi vardır. 48 yaşlarındayken, taziye için bir komşusunun evine giden Fakirullah, dönüştü evinin avlusundaki bir susuz kuyuya düşer.
Kuyu olayı, Hazret-i Fakirullah’ın yaşamında bir dönüm noktasıdır. Çünkü, velâyet mertebesine ulaşması ve kutbul aktap olması bu kuyuda gerçekleşmiştir.
Kendi ifâdesiyle Hızır’ı, İlyas’ı, Şeyh Abdulkadir’i Geylani’yi, Cüniyd-i Bağdadi’yi, Şeyh Hamza el Kebir’i, Şeyh Mücahid’i, Şeyh Musa’yı, Muhammed-ur Radi’yi, Şeyh Hasan’ı, Üveys el Karani’yi, Hasan el Hutvi’yi, Neccar oğlu Neccar’ı, Halid bin Velid’i ve daha nice Allah dostlarını bu kuyuda kendisini ziyaret ederlerken ve kutbul aktap oluşunu kutlarlarken gördü. Ruhaniyetleri, düştüğü bu susuz kuyuda ona tecelli etti.
Fakirullah’ın
namaza gelmeyişi üzerine kendisini aramaya başlayan cami cemaati, düştüğü kuyunun yanından geçerlerken, bir takım seslerin geldiğini duymaları üzerine, kuyuya bir adam sarkıtarak cezbe halindeki Şeyhi çıkarmışlar.
Kuyu olayından sonra, 8 yıl boyunca uzlete çekilen ve istiğrak halinde bulunan Fakirullah, 9 ncu yılda düştüğü istiğrak halinden ayılarak yeniden irşat görevine başlamıştır. Fakirullah Hazretlerinin
ÜVEYSİLİK
tarikatına mensup olduğu, ancak, öğrencilerini
KADİRİLİK
tarikatına yönlendirdiği belirtilir.
Fakirullah Hazretlerinin en büyük eseri
“MARİFETNAME”
adlı eserin müellifi İbrahim Hakkı Hazretleridir.
Hicri 1147 Miladi 1737 yılında 80 yaşlarında iken vefat eden Hazret-i Fakirullah, vefatından önce Çocuklarından Şeyh Abdulkadi-i Sani’yi yerine post nişin tayin etmiştir. Türbesi Tillo’da olup, her yıl binlerce kişi tarafından ziyaret edilmektedir. Yüce ALLAH’ın rahmeti üzerine olsun.
İBRAHİM HAKKI HAZRETLERİ 1703-1780
Aslen Erzurum’un Hasankale (Pasinler) ilçesi doğumlu olup tahsilini, ilmini, velâyetini Hazret-i Fakirullah’ın talebesi olmasıyla kazanmıştır. Hicri 1115, miladi 1703 tarihinde 18 Mayıs gününde dünyaya teşrif etmiştir. Fakirullah Hazretleri’nin mürit ve muhiplerinden Derviş Osman Hüsnü Efendi’nin oğludur. Derviş Osman, İsmail Fakirullah Hazretleri’nin en yakını olan müritlerindendir.
Mürşit aramak gayreti içinde Hasankale’den, Tillo’ya gelen Molla Osman, aradığını bulduğuna inanarak, Hazret-i Fakirullah’ın yanında kalmıştır. İbrahim Hakkı dokuz yaşlarındayken Amcası Molla Ali tarafından Tillo’ya, Babasının yanına getirilmiştir. İbrahim Hakkı “Marifetname” adlı eserinde buluşma anını anlatırken, Babası Molla Osman ile Şeyh Fakirullah’ın yan yana durduklarını, Şeyhin, kendisine babasından bile daha sevimli geldiğini anlatır.
İbrahim Hakkı, ilk derslerini bizzat Babası Molla Osman’dan tahsil etmiştir. Babası Molla Osman’ın 1719 yılında vefatından sonra, bir süre için Erzurum’a döner. Fakat, Şeyhinin aşkıyla yanıp tutuştuğu için tekrar Tillo’ya gelir. Fakirullah Hazretlerinin torunu ve Abdulkadir-i Sani’nin kızıyla evlenir.
Dönemin Osmanlı Padişahı Sultan Mahmud ile İsmail Fakirullah arasında sürekli mektuplaşmalar olmaktadır. Sultan Mahmud, Fakirullah’ı İstanbul’a davet eder. Ancak, kendisi gitmez ve yerine müridi İbrahim Hakkı’yı gönderir. Hicri 1766’da, Padişah’ın davetlisi olarak İstanbul’a giden İbrahim Hakkı, günlerinin çoğunu Saray kütüphanesinde geçirir.
“Marifetname”
adlı meşhur eserini de bu arada yazdığı söylenir.
İstanbul’dan tekrar Tillo’ya dönen İbrahim Hakkı, üstadı Fakirullah Hazretlerinin irtihali üzerine, kayınpederi olan Abdulkadir-i Sani ile birlikte irşat görevini sürdürür. 1780 yılında vefat etmiştir.
Yazımızı Halk Şairimiz Ahmet Arıtürk’ün konuyla ilgili şiirlerini sunarak noktalıyoruz:
İBRAHİM HAKKI İLE İSMAİL FAKİRULLAH
BİRİ CİSİM, BİRİ RUH
BİRİ GEMİ, BİRİ NUH
“GAVS”LIK HALİYLE MEMDUH
İBRAHİM HAKKI İLE
İSMAİL FAKİRULLAH
BİRİ MEVLÂNA GİBİ
BİRİ, ŞEMS-İ TEBRİZ’İ
BİRER MÂNA DENİZİ
İBRAHİM HAKKI İLE
İSMAİL FAKİRULLAH
BİRİ YUNUS EMRE’DİR
BİRİ, TAPTUK DEDE’DİR
YERLERİ GÖNÜLDEDİR
İBRAHİM HAKKI İLE
İSMAİL FAKİRULLAH
BİRİ GÜLŞEN, BİRİ GÜL
GÜLŞENDE ÖTER BÜLBÜL
İKİ BEDENDE BİR KUL
İBRAHİM HAKKI İLE
İSMAİL FAKİRULAH
BİRİ BEDEN, BİRİ CAN
BİR OLMUŞ ANDA CANAN
BİR VEZİRLE, BİR SULTAN
İBRAHİM HAKKI İLE
İSMAİL FAKİRULLAH
BİRİ AĞAÇ, BİRİ DAL
BİRİ PETEK, BİRİ BAL
BİRİ DENİZ, BİRİ SAL
İBRAHİM HAKKI İLE
İSMAİL FAKİRULLAH
BİRİ KOKU, BİRİ TEN
BİRİ GÜL, BİRİ GÜLŞEN
AYRILMAZ BİRBİRİNDEN
İBRAHİM HAKKI İLE
İSMAİL FAKİRULLAH
İKİSİNE OL BENDE
ÂBİD AYIRMA SEN DE
YANYANADIR TİLLO’DA
İBRAHİM HAKKI İLE
İSMAİL FAKİRULLAH
TİLLO
TİLLO DEDİKLERİ YER
EVLİYALAR DİYARI
DİNLE, BİR-BİR SAYAYIM
ŞÂDOLSUN PAK RUHLARI
ŞEYH HAMZA EL KEBİR’DİR
ŞAHI EVLİYALARIN
CENNET RÂHI GİBİDİR
BİLESİN ANIN RÂHI
OĞLU ŞEYH EL MÜCAHİT
BELLİ EHL-İ CİHATTIR
İLTİCA EDENLERİN
HASIL OLUR MURADI
VE HAZRET-İ ÖMER’İN
ASİL SOYUNDAN GELEN
ŞEYH HASAN EL FATIR’I
BU TESPİHTE SAYMALI
İSMAİL FAKİRULLAH
BİR FAKİR-İ HUDADIR
OL İBRAHİM HAKKI’NIN
MÜRŞİDİ VE ÜSTADI
İBRAHİM HAKKI DERSEN
CÜMLE ÂLEM TANIRLAR
İŞTE “MARİFETNAME”
O’NUN MEŞHUR KİTABI
ŞEYH MUSTAFA İLE ŞEYH
ABDULKADİR-İ SANİ
HAZRET FAKİRULLAH’IN
MÜBEREK EVLÂTLARI
SULTAN MEMDUH BİR VELİ
DİVANI DELİL BUNA
“NEYİN SULTANI” DERSEN
EVLİYALAR SULTANI
SULTAN MEMDUH’UN EŞİ
ANAMIZ HASYA SULTAN
EVLİYALIK YÖNÜNDEN
RABİA’NIN AYARI
EVLİYAR YURDUNA
GEL EY GÜNAHKÂR ÂBİD
TÖVBE KIL, BİL Kİ TÖVBE
YIKAR TÜM GÜNAHLARI