Cüneyt Arıtürk

Kara Trene Özlem!

Cüneyt Arıtürk

85 yıl önce Kurtalan’a kadar getirilmiş olan

KARA TREN hattının

Siirt Merkez ilçeye kadar uzatılacağına dair verilen sözlerin kuvveden fiile çıktığı,  Kurtalan-Siirt Tren Yolu Projesi, 2025 yılı yatırım programına alındığı haberi AKP Siirt Milletvekili Mervan Gül tarafından  kamuoyuyla paylaşıldı.

Siirt’in kadim merkez ilçe halkı olarak demiryolu özlemini hep duyduk. Zaman-zaman tren hattının merkez ilçeye kadar uzatılacağı ve sınır devletlere kadar ulaştırılacağı haberleriyle karşılaştık. Ne var ki, bir türlü trenin Şehir merkezine geldiğini görmemiz nasip olmadı. Yine de demiryolunun

(TREN)

Siirt Merkez ilçeye kadar uzatılacağı konusundaki müjde  üzerine bir nostalji yapalım istedik.

Bilindiği gibi, Cumhuriyetin ilk yıllarında, ülkenin dört bir yanını

“DEMİRAĞLARLA ÖRMEK” Atatürk’ün

en büyük hedeflerinden biriydi. Bu ideal

10. YIL MARŞI’NA DA YANSIMIŞTI:

“ÇIKTIK AÇIK ALINLA

ON YILDA HER SAVAŞTAN,

ON YILDA ONBEŞ MİLYON

GENÇ YARATTIK HER YAŞTAN;

BAŞTA BÜTÜN DÜNYANIN

SAYDIĞI BAŞKUMANDAN;

DEMİR AĞLARLA ÖRDÜK

ANAYURDU DÖRT BAŞTAN.”

Demiryolu sevdasını dillendiren bu Marş, adeta zihinlere kazınmıştı. O zamanın imkânlarıyla ve kazma küreklerle açılan devlet demir yolları hatlarından biri de Diyarbakır-Kurtalan hattıydı. Fevzipaşa-Diyarbakır hattının 1935’de Diyarbakır’a ulaşmasına karşın, Kurtalan’a ilk tren, ancak 28 Ekim 1944’te girebilmişti. Diyarbakır-Kurtalan hattının bu kadar gecikmesinin nedeni 1939’da patlayan II. Dünya Savaşı’nın yarattığı ekonomik daralma ve Diyarbakır-Kurtalan arasındaki adeta geçilmez coğrafi yapıydı. 159 kilometrelik Diyarbakır-Kurtalan demiryolu hattında toplam 800 metreyi bulan 4 tünel, biri 60 metre uzunluğunda 362 köprü ve menfez, bir adet de 100 metre uzunluğunda bir köprü inşa edilmiş ki o günün şartlarında yapılan işin büyüklüğü daha iyi anlaşılmaktadır.

Devlet Demir Yolları arşivlerinden edindiğimiz bilgilere göre Temmuz 1941’e kadar Diyarbakır-Kurtalan hattının yapımında 2 milyonu aşkın işçi çalışmıştı. 1929-1930 yıllarının kapitalizm buhranının askeri yolla çözümü olan II. Dünya Savaşı’nın yurtta yarattığı ekonomik daralmayı dikkate almayan Cumhuriyet ve Cumhuriyetçiler, Kurtalan’a bir an önce ulaşmak için büyük çaba sarf etmiş, mali kaynaklarını çok zorlamışlardı.

Kurtalanlıların, demiryoluna kavuşmasına kadar, çevresiyle olan ekonomik ve sosyal ilişkisi 5–7 km. çevresiyle sınırlıydı. O zaman Kurtalan diye bir ilçe de yoktu. Adı “

MISRIÇ

” olan bir köy vardı. Mısrıçlılar, Diyarbakır’dan Kurtalan’a demiryolu ve ilk trenin ulaşması için geçen yedi yıl boyunca yine geleneksel yaşam biçimlerini sürdürmüşlerdi. Mısrıçlılar, trene ilk kavuştuklarında Cumhuriyet’in Anadolu’da yaşayan diğer yurttaşları gibi bir anda şaşkınlığa uğramışlardı. İlk tren Mısrıç’a gelmişti. Bu demiryolu, bu tren olmasaydı, belki bugün adı

(KURTALAN)

olan  bir ilçe de olmayacaktı. Kurtalan’a bir de istasyon binası yapılmıştı. Derli toplu, düzgün, sağlam. Yolcu salonu, gişesi, müdüriyeti hatta helâsıyla…

İstasyonda kimileri kravatlı, kimileri papyonlu tertemiz, ütülü üniformalı demiryolcular çalışıyor, trenlerin zamanında kalkması için çabalıyorlardı.

Kurtalan’a ulaşan bu demiryolu hattı üzerinde hareket eden trenlerden Reis-i Cumhurlar, Başvekiller, genel kurmay başkanları, kumandanlar, vekiller, diğer üst düzey Cumhuriyet bürokratları inip, Kurtalanlıların yanına geliyor, dertlerini dinliyor ve dilekçelerini kabul ediyorlardı. Kimi girişken Kurtalanlılar itilmeden kakılmadan, kovulmadan gelen bu ekabir takımıyla yüz yüze konuşabiliyordu. Bunlar olurken istasyon duvarının yarattığı bir gölgeye sığınmış, sinmiş oturan Kurtalanlı kendisini bir garip hissetmeye başlamıştı.

Kurtalan’da Cumhuriyet’in kaymakamı, mal müdürü ve öğretmeninin yanı sıra şimdi de istasyon şefi ve memurları kasabanın önde gelen kişileri olmuşlardı. Bin yıllık bir geleneğin Kurtalan’daki kırk yıllık temsilcisi imam efendi epeyce kuru kalmıştı!..

Trenlerin geliş-gidiş saatleri de Kurtalan’da her şeyi değiştirmişti adeta. Eskiden namaz vakitlerine göre kendisini ayarlarken Kurtalanlı, elinde olmadan şimdi tren saatlerine göre yaşıyordu. Bilinçsizce tren saatlerinden önce hazırlanıyor, derli toplu giyinmeye çalışıyor, fırsat bulursa sokak berberinde tıraş oluyor ve istasyona koşuyordu, geleni gideni görmek için. Epeydir görmediği eş, dost ve akrabasını da trenin geliş ve gidiş saatlerinde istasyon binasının çevresinde görüp, hasret gidermeye başlıyordu.

İstasyon binası ve çevresi, hiç istemeden Kurtalanlının yeni sosyalleşme alanı, yeni yaşam alanı olmuştu. Kurtalanlı, biraz girişimci diğer Kurtalanlıların tarlalarında ve evlerinin bahçesinde yetiştirdikleri ürünlerin fazlasını istasyon çevresinde tren yolcularına sattıklarını görünce iyice afalladı. Kendisinde de ne yapacağını bilemediği ürün fazlası vardı, acaba kendisi de satmalı mıydı?

Kurtalanlı, kasaba pazarında çevre kasabalardan ve köylerden gelen satıcıların giderek artmaya başladığını fark edince de dili damağı kurudu şaşkınlıktan. Pazarda ürünlerini satan çoğu köylü bu satıcılar, aynı günün akşamı trene binip kendi kasaba ve köylerine gidiyorlardı. Hepsinin cebinde 15 günlük, bir ve iki aylık Halk Ticaret Biletleri vardı. Kardeşleriyle konuşup, ürün fazlalarını trenle Beşiri, Bismil ve Batman’a götürüp satsalar iyi olmaz mıydı? Ama, bir türlü karar veremiyordu Kurtalanlı.

Tren sadece Kurtalanlıya değil Batmanlıya, Beşiriliye ve ulaşmadığı Siirtliye de önemli açılımlar sağlamıştı. Kurtalan 1940’ların şartlarıyla tren yoluna kavuşmuştu amma, Siirt-Eruh-Şırnak medeniyetin bunca ilerlemesine karşılık henüz bu şansı yakalamış değil. Demiryolunun geleceği zamanı halâ hayal etmekle meşgul! Dileriz ki, Siirt merkez ilçe halkının özlemi olan kara tren hattı gerçekleşir ve 85 yıllık tren özlemimiz son bulur.

Yazarın Diğer Yazıları