Gerçekten de KÜÇÜK HIRSIZLAR VAR, BİR DE SAYGIDEĞER BÜYÜK VURGUNCULAR!
Aç kaldığı için ekmek çalanlar ile servetine servet katmak için milyarlar vuranları bir kefeye koyarsak, gerçekten büyük bir vebal işlemiş oluruz.
Ziya Paşa
(TERKİB-İ BEND)
adını verdiği her beyiti bir vecize hükmünde olan şiirinin bir beyitinde:
MİLYONLA ÇALAN MESNED-İ İZZETE SEREFRAZ
BİRKAÇ KURUŞU MÜRTEKİBİN CAY-İ KÜREKTİR
Derken çok önemli bir hususa dikkatleri çekmektir. Osmanlıca olan beyiti
“Milyonla çalanlar yüksek ve şerefli mevkilere yükseltilerek baş tacı edilir; Birkaç kuruş çalanlar ise kürek cezasına çarptırılır”
şeklinde tercüme edebiliriz.
Aç olduğu için ekmek çalan; camiye eskimiş, tabanı delik ayakkabısıyla giderek, yeni bir ayakkabıyla değiştiren; kış mevsiminde evinde yakacak odunu, kömürü olmadığı için, komşusunun istiflediği odundan, kömürden aşıran; tiryaki olduğu halde, sigara alacak parası olmadığı için, fırsat kollayıp, girdiği bakkal dükkânından bir paket sigarayı cebine indiren; komşusunun kümesinden yumurta yürüten ve benzerleri
KÜÇÜK HIRSIZLAR ZÜMRESİNDENDİR!
Gerçekte, küçük hırsızların veballeri, ülkeyi yönetenlerin boynundadır. Çünkü ülkenin gelirlerinden, toplanan vergilerden, öncelikle bu gibilerin yararlandırılmaları gerekir!
Gelelim BÜYÜK VURGUNCULARA!
Büyük vurguncular her ne hikmetse toplumun en saygın kesimleri arasında yer alırlar. Bunlar genelde
(BEŞLİ ÇETE)
olarak ünlenen büyük müteahhitler, büyük iş adamlarıdır.
Aldıkları ihalelerde yaptıkları inşatların demirinden, çimentosundan çalarlar. Bankalardan kredi alarak, aldıkları kredileri sözde batırırlar! Vergiden, harçtan çalarlar! Hazinenin, belediyelerin, vakıfların gayrimenkullerine çöreklenirler.
Bir de yüksek mevki sahibi vurguncular vardır. Onların çarkları ise
RÜŞVETLE DÖNER!
Gerçi, Diyanet teşkilatından akl-ı evvelin biri bir ara
(RÜŞVET,
HIRSIZLIK DEĞİLDİR)
diye fetva vermişti. Evet, rüşvet hırsızlık değildir. Gelin Kur’an’ı Kerim’in ve hadis-i şeriflerin ışığında
RÜŞVETİN
ne olduğunu öğrenelim:
*Her kentin ileri gelenlerinden, hileler, hilekarlıklar yapanlar da vardır. Lâkin onlar hilelerini ve hilekarlıklarını ancak kendilerine yapmış olurlar. Kendi hilekârlıklarının, suçlarının açığa çıkacağı günün farkında bile değiller. (EN’AM)
*Bile bile insanların mallarından bir kısmını rüşvet, dolandırma, adam kayırma, nüfuz gözetme, makam ve mevkii kendi menfaatinize kullanma gibi haksız ve adaletsiz bir biçimde yemeyin, Bunlar ve bunlar gibi şeyler için hâkimlere rüşvet vermeyin. Mallarınızı batıl olan, hak olmayan, adaletli olmayan bir şekilde yemeyin, Rüşvet almayın. (BAKARA)
*Kim bir vazifeye tayin edilir, maaş bağlanır da, maaşının haricinde, onun aldığı her şey Devlet Hazinesinden çalmasıdır, rüşvet almasıdır. (HADİS)
*Bir kimse, birinin işinin görülmesinde aracı olur, bu aracılığı için, bu yardımı için, kendisine bir hediye gönderilir, o da o hediyeyi kabul ederse, rüşvet almış olur, faiz almış olur. (HADİS)
*Mevki, yetki sahibi zalim bir amir, halkın gözü önünde yağmacılık, yolsuzluk, vurgunculuk, haksızlık yapsa da, mümin Müslüman, yağmacılık, yolsuzluk, vurgunculuk, haksızlık ve çapulculuk yapamaz. (HADİS)
*İdarecinin, hâkimin, hediye alması, rüşvet alması demektir ve dahi Allah Zül Celal indinde küfürdür. (HADİS)
*Ey İnsanlar, birbirinize olan ikramlarınızı, hediyelerinizi, karşılıksız olarak verdiğiniz müddetçe alabilirsiniz, Bir fayda ya da menfaat elde etmek için ikram ve hediye olduğunda, dininizin hükümlerinden vazgeçirilmek için olduğunda, ikram veya hediye verilmesi veya alınması zorunlu kılındığında, o ikramı veya hediyeyi almayınız, vermeyiniz. almak ya da vermek yasaktır, Haramdır. (HADİS)
*Allah Zül Celal, bir iş için, rüşvet alana, rüşvet verene, rüşvet vermek ya da almak için aracılık yapana lanet etti. Rüşvet alan da, veren de, aracılık yapan da Cehennemdedir. (HADİS)
Evet, büyük vurguncularla, küçük hırsızların kısa tarifini yaptık. Mümkün olsa da cezaevlerinde hırsızlık suçundan tutuklu ve hükümlü olanların istatistiklerini çıkarabilseydik, yüzde 99’unun küçük hırsızlar olduklarına şahit olacaktık. Büyük vurguncular ise saygıdeğer(!) vatandaşlar olarak aramızda dolaşıyorlar.