Cüneyt Arıtürk

OSMANLI'DA İLK MATBAA (16 ARALIK 1727)

Cüneyt Arıtürk

Johannes Gutenberg matbaanın mucidi olarak bilinir. 1447 yılında hareketli parçalar ile yazı baskısını Adı, Avrupa'da başlatan Alman kuyumcu, matbaacı ve yayıncı olarak bilim tarihine geçmiştir.

Johann Gutenberg iletişim tarihinin en önemli gelişmelerinden biri sayılan tipo baskı yöntemini 1438'de Avrupa'ya getirerek uygulamalarını yaygınlaştırmıştır. Bu yöntem, önceleri tahtadan daha sonraları bir kurşun alaşımından yapılan dökme harflerin, baskıdan sonra başka bir yazıda kullanılmak üzere saklandığı bir basım yöntemidir. Bu, yüzyıllardır Çin ve Kore'de kullanılmaktaydı. Gutenberg, hız ve dayanıklılığı arttıran, karakterlerin metalden yapıldığı ve isteğe göre değiştirilebildiği bir sistem tasarlamıştır. Gutenberg'in buluşu modern dönemin en önemli olayı ve matbaa devriminin başlangıcı, kendisi de modern matbaacılığın babası kabul edilir.

[

Buluşu Avrupa'da metinlerin ve bilgilerin yayılmasında belirleyici bir unsur olmuştur. İlk defa ağaç oyma tekniği ile

Milattan Sonra 593 yılında

Çin’de kurulmuş olan matbaa, büyük bir dönemin başlamasını tetiklemiştir. MS 700 yılında Pekin’de ilk basılı gazetenin çıkması ile günümüze kadar gelişerek gelmiştir. 8. yüzyılda ise Japonya’da baskı yapıldığına dair kanıtlar bulunmaktadır.

Bunun öncesinde teknik açıdan gelişmemiş ilk matbaa makinesi Milattan sonra

593 yılında Çin’de

icat edilmiştir. Çin’de kullanılan bu teknik aslında ağaç oyma tekniğinden ibarettir. Harflerin bir bir yazılması tekniği 1040 yılında Çinli

Pi Sheng

tarafından bulunmuştur. Uygurlar ve Mısırlılar 9. ve 10. yüzyıllarda matbaayı Arapça metinler basmak için kullanmışlardır.

Avrupa topraklarına matbaa, İslam ülkelerinin sayesinde ve İslamiyet’in yayılması ile gelmiştir. Ardından Hollanda’da 15.yüzyıl civarında tek tek harf basma tekniği ile çalışabilen matbaa makinesi icat edilmiş ve kullanılmıştır.

Geçmişten günümüze gelene kadar çeşitli birçok matbaa tekniği kullanılmıştır. Hala bu teknikler gelişip; değişme göstermektedir.

Ofset baskı, tipo baskı, flesko baskı, tifdruk baskı, hologram baskı ve tampon baskı

, düz tabaka olamayanlar için yapılan tekniklerden bazılarıdır.

Uzak Doğu’da ilk baskıların yapılmasına dair birçok kanıt bulunmaktadır.

Tun-Huang mağarasındaki buluntular,

matbaayı Çinlilerden alan Uygurların 9. yüzyıldan itibaren kullandıklarını göstermektedir. Ayrıca Çin’den mi yoksa başka yerden mi geldiği belirlenememiş olmasına rağmen Mısır’da 4. yüzyıldan itibaren kumaş üzerine

ağaç oyma kalıplarla

baskı yapıldığı bilinmektedir.

Mısır’da kullanılan aynı teknikle Arapça metinlerin basılması ise 9. ve 10. yüzyıllarda yine Mısır’da başlamıştır. Avrupa’da ise ağaç oyma kumaş baskısının İslam dünyasından alınarak başladığı bilinmektedir.

15.yüzyılda Avrupa’da matbaacılığın üssü,

Hollanda

olmuştur. Burada basım teknikleri çok geliştirilmiş ve hattatlar tarafından yazılan, hakkaklarca kazılan tahta kalıpların denemeleri yapılmıştır. Aynı zamanda Harlem kentinde 1430 yılında Lourens Janszoon Coster tarafından

tek tek harfler kullanılarak

baskı yapıldığı tahmin edilmektedir.

1450 yılına gelindiğinde ise mucit Johannes Gutenberg ve ortağı Fust, Almanya’nın Mainz şehrinde metal harflerle basım tekniğini bulmuştur. İkili bunu matbaaya uygulamıştır.

Gutenberg’in icadı,

1455 yılında bastığı İncil’in yüksek kaliteli ve ucuz olması ile başarısını kanıtlamıştır.

Yeni buluş Avrupa’dan dünyaya yayılırken,

tipo baskı olarak adlandırılan matbaa tekniği,

sanayi devrimiyle birlikte doğan modern baskı makinelerinin temeli olmuştur. Matbaacılığın temelleri bu şekilde atılırken, 20. yüzyılın sonlarına kadar bu teknik ile gelişmiştir.

Avrupa’da 1447 yılında başlayan matbaacılık, maalesef Osmanlı İmparatorluğuna ancak 280 yıl sonra girmiştir. Sebep, matbaanın GAVUR İCADI(!) olarak lanse edilmesi. Aslında, GAVUR İCADI diyerek matbaanın 280 yıl gecikmeyle Osmanlılara girişini engelleyenler, gavurun ta kendileridir dersek, yerinde olur. Matbaa sayesinde ilim ve fen işlerinin yaygınlaştığı gerçeğini kim inkâr edebilir. Sadece, kendi çıkarları için matbaanın Osmanlı İmparatorluğuna 280 yıl geç girmesini engelleyenler, bilimin yaygınlaşmasının önüne de set çekmiş oluyorlardı. Osmanlı İmparatorluğu adına ilk matbaayı kuran İbrahim Müteferrika’dır.

Siirt’te ilk matbaa ise 1937 yılında kurulmuştur. Yani matbaanın icadından 574, Osmanlı imparatorluğa girişinden ise 210 yıl sonra. Dolayısıyla SİİRT MATBAASININ KURUCUSU MEHMET EMİN KILIÇÇIOĞLU DA SİİRT’İN İBRAHİM MÜTEFERRİKA’SI SAYILIR.

(Gavur İcadı) diyerek bilimin önüne takoz koyanlar, YÜCE ALLAH’IN İNSANLARA HİTABI OLAN KUR’AN-I KERİM’İN İLK EMRİNİN (OKU) OLMASINDAN DA MI UTUNMIYORLAR. Matbaalar olmasaydı, kitaplar nasıl basılacak ve yaygın bir şekilde dünyanın dört bir yanına dağılacaklardı.

16 Aralık 1727 yılında Osmanlı İmparatorluğu döneminde ilk matbaayı kuran İbrahim Müteferrikayı ve Siirt’te ilk matbaayı kuran Dayımız Mehmet Emin Kılıççıoğlu’nu rahmet ve minnetle anıyoruz…

Yazarın Diğer Yazıları