Dünyada en yüksek seçim barajı Türkiye’de uygulanıyor. Yüzde 10’luk seçim barajı, dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde yok. Bırakın demokratik ülkeleri, diktatörlükle yönetilen ülkelerde bile böyle yüksek bir seçim barajı bulunmamaktadır!
Yüzde 10’luk seçim barajı demek, siyasetin önünü tıkamak ve demokrasiyi 2 partili sisteme entegre etmek demektir. Yüzde 10’luk seçim barajında öyle durumlar yaşanabilir ki, oyların yüzde 10’unu alan bir siyasi parti tek başına dahi iktidara gelebilir! Hatta, kazanacak kuvvetli bağımsız adaylar yoksa, 600 milletvekilliğinin tümünü de alabilir. Bu durumda anayasayı da, baba yasayı da parmak hesabıyla değiştirir, diktatörlüğü dahi yasallaştırabilir!
Nasıl mı diyeceksiniz! Bu iş, milli piyangoda büyük ikramiyeye benzer! Diyelim ki seçimlere katılan 11 siyasi partiden 10’u yüzde 9’un biraz üstünde veya altında oy aldılar, hepsinin aldıkları oylar çöpe gitmeyecek mi! 2002 genel seçimlerinde DYP’nin yüzde 9’un üzerinde oy aldığını anımsayalım. Ne oldu, bütün oyları çöpe gitmedi mi!
Türkiye’de, 1960’ta gerçekleştirilen 27 Mayıs darbesi sonucu yapılan anayasada, baraj (0) olduğu gibi seçim yasasına konulan milli bakiye sistemiyle ülke genelinde aldıkları oy toplamı yüzde 1’in altında olan siyasi partilere bile mecliste temsil edilme hakkı sağlanmıştı. Bu sistem, siyasi partilerin önlerini açarken, yeni siyasi partilerin kurulmasını da teşvik edici bir durumdu.
Türkiye’de, bugün itibariyle 81 siyasi parti bulunmaktadır. Yüzde 10’luk baraj sistemi devam ettirilirse, şimdi olduğu gibi yine en çok 5 siyasi parti ile bağımsızlar parlamentoya girebilecekler. Oysa baraj kaldırılırsa çok sayıda siyasi parti mecliste temsil edilmek şansını yakalayacak, dolayısıyla hiçbir fikir, Meclis dışı kalmayacaktır. Bu durum, küçük gibi görünen birçok siyasi partinin önlerini açacak, atağa geçerek iktidara yürümelerine bile yol açabilecektir.
TBMM’de, bütün fikirlerin temsil edilmesi açısından en iyi sistem, milli bakiye sistemidir. Türkiye’de gerçek demokrasi isteniyorsa, seçim sistemi süratle değişmelidir. Milli bakiye sistemine benzeyen bir formül daha vardır. Bu da 100 Milletvekilliğinin TÜRKİYE MİLLETVEKİLLİĞİ kontenjanı olarak ayrılması şeklinde olur. Seçime giren her siyasi partiye bu 100 milletvekilliğinden aldıkları oy oranında milletvekili verilir. Yüzde 1 oy alan siyasi parti 1 milletvekilliği alırken, örnek olarak yüzde 30 oy alan siyasi partiye de 30 milletvekili verilir. Böylece, çok sayıda parti Mecliste temsil edilmek ve fikirlerini dile getirmek imkânına kavuşur. İstikrar bozulur diye endişeniz olmasın, demokratik kurallar içinde, her zaman için çıkış yolları vardır. Diktatörlüğe yol açacak yüzde 10’luk baraj yerine, demokratik kurallar içinde ortaya çıkabilecek istikrarsızlıkları göğüslemek çok daha yararlı olacaktır.
Evet, biz sadece seçim barajın sıfırlanmasını değil, bütün fikirlerin temsili açısından MİLLİ BAKİYE veya TÜRKİYE MİLLETVEKİLLİĞİ SİSTEMİNİN ihdasından yanayız!