Bizim Siirtçe lisanımızda
(EYMIN YIGRİ İL HAKKİYE, İYIVRIBUL
VAKİYE)
şeklinde bir deyimimiz vardır. Tam karşılığı olmazsa bile Türkçeye
(KİM GERÇEĞİ KONUŞURSA, OKKAYI
BAŞINA İNDİRİRLER)
şeklinde tercüme edebiliriz.
(VAKİYE)
kelimesi, eskiden tartı işinde kullanılan bir ağırlık ölçüsüdür.
OKKA’NIN
Siirtçesidir. 1 Okka 1 kilo 280 gram ağılığa eşittir. Sırf doğru konuştuğunuz için, demirden yapılmış
OKKA’NIN
başınıza vurulduğunu düşünün, işte öyle bir şey!
Hem
DOĞRUCU KAZIM
olmanın ne anlamı var. Bir de
(doğru söyleyeni dokuz
köyden kovarlar)
özdeyişini anımsatalım.
(Doğruyu konuşmak sana mı kaldı)
deyimini de yabana atmayalım. Bunların hepsi de çok anlamlı ve tecrübeye dayalı atasözleridir. Doğruları konuşmak yerine günümüzde en iyisi üç maymunu oynamaktır. Bunun anlamı şudur.
Görmeyeceksin, Duymayacaksın,
konuşmayacaksın.
Yoksa başına
OKKAYI YERSİN!
(Susma, sustukça sıra sana gelecek)
dediklerine de bakma! Susarsan, sıra geç gelebilir ama konuşursan, işini hemen bitirirler!
(Demokrasi var, düşünce
özgürlüğü var)
diyerek, olmayan bir hayalin peşine de düşme.
(Hakkını
değirmende ara)
sözünü asla unutma!
(Hak
yok, vazife vardır)
deyimini uygula!
(Gözlerimi kaparım, vazifemi yaparım)
anlayışı içinde hareket et! Demokrasi, memokrasi bunlar fanteziden ibaret.
(Güç
kimdeyse kral odur.)
deyimini anımsa! Egemen güçlere boyun eğ! Yoksa boynunu eğdirirler!
Hele, hele
(BEN GAZETECİYİM. DOĞRULARI YAZMAK GİBİ BİR
GÖREVM VAR!)
diyerek hakikatleri yazmağa kalkışırsan, hapı yuttuğunun resmidir. Doğruyu konuşan, yazan gazetecilerin durumlarıyla, yalaka gazetecilerin durumlarına bir bak da kendine gel, aklını başına topla!!!
ANEKDOT
Çok eski zamanlarda, bir dağda yaşayan iyi bir
maymun kral
varmış. Karşı dağda ise şeytan yaşarmış. Maymun kralın, çok yaşlı ve akıllı üç tane danışmanı varmış. Diğer dağda bulunan şeytanı gören ve işitenler taş kesilir, sonsuza kadar lanetlenirmiş. Üstelik
maymun krallığı,
bir sürü felaketler yaşayarak yıkılacakmış. Bu danışman yaşlı maymunlar, bir gün ormanda gezinirken şeytanla yüz yüze gelmişler. Biri
görmemek
için gözlerini, diğeri
işitmemek
için kulaklarını tıkamış. Üçüncü ise, şeytanı hem görmüş, hem duymuş bu sırdan bahsetmemek için
ağzını kapamış
. Taşlaşacaklarını düşünerek, bir ağacın altında beklemeye başlamışlar. İlerleyen saatlerde kralı ve halkı tehlikeye atmamak için, ellerini oradan hiç çekmemeye karar vermişler. O zamandan bu güne insanlar, gözlerini, kulaklarını ve ağızlarını kapatmışlar, gördüklerini ve duyduklarını bir sır olarak saklamışlar.