Şöyle bir düşünelim; evinize bir polis ekibi geliyor ve sizi götürmek istiyor..Hayırdır suçum ne diyorsunuz, merkezde öğrenirsin diyorlar ve çaresizce ekip arabasına binerek merkeze gidiyorsun, merkezde hakkında falanca şikayetçi olmuş darp raporu almış bir ifade ile karşılaşıyorsun veya buna benzer bir olay.. Sen alakam yok diyorsun ama şahidinde yok ve ispatlayamıyorsun.. Sen hayır dedikçe onlar ikna etmeye çalışıyorlar, zaten ikna kabiliyetleri çok yüksektir bilen bilir.. Üstelik kanun gereği ikna süresi olarak 5 gün sürdürebilirler ve tabii sende bir müddet sonra ikna oluyorsun ve doğru savcığa.. Savcı bakar dosyaya, tutuklama talebiyle mahkemeye sevk eder, hakim dosyaya ve savcılık ifadesine bakarak delilerin hazırlanması ve gerçeğin ortaya çıkması için bir mahkeme atar, seni de tutuklatır ve cezaevi.. Önce kimlik tespiti ve parmak izi, sonra üzerinde ne varsa para, cüzdan vs. adli emanete imza karşılığı teslimat, sen zaten günlerdir doğru dürüst uyuyamamışsın ve çok yorgunsun.. Tamam mı derken, hayır derler doğru karantinaya.. Şanslıysan ve olay hafta içi ise bir gece kalırdı, yok hafta sonu ise Pazartesi günü cezaevi müdürünün gelip senin hangi koğuşa gideceğine karar vermesini beklersin.. Karantina dediğimiz yer öyle koğuş gibi değil, yerin altında tek yatak olan izbe bir yer, çok yorgun olsan bile korkarsın.. Karantinadan çıktın, seni koğuşa alırlar ve maalesef ranzalı yatak yoktur, var mı öyle gelir gelmez yatak yerde bir battaniye kıvrılırsın ve kedi gibi etrafı seyredersin.. Eğer paran varsa merak etme, cezaevinin kıdemlileri hemen seni bulur ve koğuşa buyur ederler..Çünkü onlar çok tecrübeli olurlar ve senin durumuna göre tamamen duygusal olarak sana sahip çıkarlar ve üstelik sana moral verirler.. Ne kadar ceza yatacağını ne kadar suç çıkacağını bile üç aşağı beş yukarı bilirler.. Bu kadar tecrübeler yani.. Şimdi içeridesin, kendin girdin ama çıkmak öyle kolay değil, bir kere hiç ceza almayacaksın ve kavgaya karışmayacaksın, kimsenin işine karışmayacaksın ve hepsinden önemlisi orada kiminle arkadaşlık ettiğine dikkat edeceksin.. Ne kadar zor değil mi? bitti mi hayır, senin birde ailen var, öyle ya seni görüş gününde görmeğe gelecekler ve bir kere sabah erkenden cezaevine gelip isim yazdırmak zorundalar, sırası gelen ismiyle okunup özel bir odaya girerek her tarafı didik-didik aranacak ki tutuklu ailelerinin en zorlandığı anlardır.. Görüşten sonra sen büyük bir sessizliğe gömülür, üstelik aldığın haberler kötüyse kahrolursun.. Fakat elden bir şey gelmez, çaresizce olacakları beklersin ve eğer şansın yaver giderse ve avukatın iyiyse ve de suçsuzsan hemen mahkemeye çıkarsın ve aileni orada tam kadro görüp bir daha kahrolursun.. Seni görmek için kim bilir kaç saattir perişan bir vaziyete gelmişlerdir diye.. Mahkeme başlar, hakim sorar; Ahmet oğlu Mehmet, böyle bir saldırıda bulunmuşsun ne diyorsun? Sen; hayır efendim ben suçsuzum dersin.. Gerçekten öyleyse hakim yaz kızım, Ahmet oğlu Mehmet'in olayla alakası olmadığından beraatine karar verilmiştir.. Mahkemede hazır bulunan baban anlayamaz yanındaki kızına dönerek ne dedi hakim der, kızı da abim suçsuz baba, hakim serbest bıraktı diye konuşur, annen babama ne oldu der? Baban da oğlun beraat etti hadi gözün aydın der.. Kadın sevinçle bağırır ve yaşasın adalet, hakim bey Allah senden razı olsun.. Halbuki tutuklayınca hakime ne beddua etmişti.. Sen gayet mutlu işlemler bitince cezaevinden ailenle birlikte evine dönersin ve konu komşu ve bütün akrabalar eve gelir.. Belkıs kurban keser ve hep birlikte beraatini kutlarsın.. Allah korusun kimsenin böyle bir şey yaşamaması dileklerimle.. Ne kadar mutlu olduk değil mi mahkemenin beraatine.. Peki asıl beraatte ne yapacağız? Allah'ın beraatin de ne yapacağız? Bence o çok kolay, ne cezaevi ne avukat ne de mahkeme lazım.. Yapmamız gereken direk bu mübarek gecede abdest alarak şükür namazı kılıp, tüm aileyi bir araya toplayarak ellerimizi açalım ve dua edelim, af dileyelim, merhamet dileyelim.. Araya aracı koymadan direk Allah'a söyleyelim.. Allah’a dua ederken, ne isterseniz isteyin.. Beraatimi istiyorum yarab, bizlere merhamet diye yalvarır ve samimi olursak, eminim hep birlikte beraat edeceğiz ve başımızdaki tüm musibetlerin bittiğine şahit olacağız.. İnşallah Allah muhakkak ki kabul edecektir.. Ben bu satırların yazarı olarak inanıyorum.. Siz de inanın.. Bana inanmazsanız bile yazdıranın hatırına inanın.. Beraat gecemiz mübarek olsun…
Yazarın Diğer Yazıları
(Anneler Günü) Konusunda İlimiz İçin Bir Anımsatma!
11 Mayıs 2025 02:53Eski Hükümet Konağı Binası, Müze Olarak Değerlendirilmeli!
09 Mayıs 2025 15:15(Anneler Günü), Nasıl Şekillendi!
08 Mayıs 2025 13:05Barış Söylemleri, Boş Havanda Su Dövmeye Dönüştürülmesin!
07 Mayıs 2025 13:21Vakıflar Haftası ve Yağmalanan Vakfiyeler
06 Mayıs 2025 13:56