Fatih Arıtürk

ÇİNGENE, MITRIP, KIPTİ VEYA ROMAN!

Fatih Arıtürk

Adlarına Çingene, Mıtrıp, Kıpti veya Roman denilen bir halk vardır.  Bunlar gayet renkli ve eğlenceli topluluklardır. Yaşadıkları yörelerde çeşitli isimlerle anılırlar. Türkçe’de, (ÇİNGENE); Kürtçe’de, (MITRIP): Arapça’da (KIPTİ) olarak adlandırılırlar. Bu isimler, sonuç itibarıyla aynı anlama gelir. Genel ve birleştirici bir isim olarak bunlara artık (ROMAN)  adı verilmektedir. Bunun için de 1990’lı yıllardan bu yana 8 Nisan günleri Dünya Romanlar Günü olarak kutlanmaktadır. Romanların sorunlarının ve bunlara çözüm önerilerinin en üst düzeyde ele alınmasının hedeflendiği Dünya Romanlar Günü, ülkemizde de Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından çeşitli organizasyonlar çerçevesinde kutlanmaktadır.

Günün amacı, başta eğitim, istihdam ve iskan sorunları olmak üzere; Romanların sorunlarının çözümüne hız verilmesi, her türlü ayrımcılık zeminin ortadan kaldırılmasına yönelik yapılan çalışmaların değerlendirilmesi ve Roman kültürünün korunarak yaşatılmasıdır.

1990 yılında düzenlenen Dünya Roman Kongresi'nde alınan kararla kutlanmaya başlanan Dünya Romanlar Günü, 1971 yılında İngiltere'de ilk kez gerçekleşen Uluslararası Roman Kongresi onuruna ilan edildi.

Hemen her ülkenin kendine ait Romanları vardır. Geçmiş dönemlerde çingenelerin aşağılandıkları ve hor görüldükleri bir gerçektir. Ancak, kendilerine has gelenekleri, görenekleri olan Romanların, Dünyanın en eğlenceli bireyleri oldukları da bilinen gerçeklerdendir. Zaman-zaman (ÇİNGENE GİBİ) benzetmesi yaptığımız olmuştur. Oysa, adeta Dünyaya şenlik katmak için oluşmuş renkli kişiliklerden oluşan topluluklardır.

8 Nisan Dünya Romanlar Günü kutlu olsun derken birkaç anekdotla çingeneleri anlatmağa çalışalım:

ANEKDOTLAR

Geçmiş yıllarda bir

MITRIP (ÇİNGENE

) Siirt’teki medreselerden birine giderek kendisini daha önce hiç görmeyen ve tanımayan Medresenin Hocasına sarılarak:

-Amcaoğlu nasılsın, iyi misin?

deyince, hoca şaşırmış ve bu şaşkınlıkla:

-Biz, nereden amca çocukları oluyoruz?

diye sormuş. Arapça gramerden anlayan

MITRIP (ÇİNGENE)

cevap vermiş:

-Siz “fakih” değil misiniz. Halk arasında sizlere “RATIP” denilmiyor mu?

Hoca:

-Doğru ama, bunun bizim amca çocukları olmamızı gerektiren tarafı nedir? Onu anlayamadım?

deyince, muhatabı taşı gediğine koyarak cevabı yapıştırmış:

-Hocam, siz RATIP, biz MITRIP olduğumuza göre, bizden daha iyi amca çocukları mı olur!

***

Köpek, gerçekten de sadık bir hayvandır. İnsanlar nedense, hakaret etmek istediklerine

(KÖPEK)

derler. Oysa köpek, çobanların dostu, can yoldaşı, koyunların, kuzuların korucusu, hamisidir. Evleri, iş yerlerini hırsızlara karşı koruyan, dedektör görevi görerek, uyuşturucu maddeleri ortaya çıkartan polis köpekleri bile vardır.

Çingenenin biri, yakın ve etkili birine oğlunu işe alması için el-etek öperek ricacı olmuş. Yetkili ve etkili kişi çocuğu çağırtarak iş talebinde bulduğu işler konusunda tekliflerde bulunmuş. Ama çocuk her defasında:

-Bu iş bana uygun değil, ben bu işi yapamam!

diyerek, daha iyi iş beklediğini ima ediyormuş. Sonunda, yetkili kişi dayanamayarak şu dörtlüğü söylemiş:

BABAN, KELP OYNATIRKEN

BUNCA YIL BULMAYIP MAYMUN,

SEN Kİ ÇİNGENE OĞLAN

BEĞENMEZSİN ONİKİ AYDAN BİR AYI

***

Adı

(TAHİR)

olan biri, hasmı için

(KELP)

deyince  söylediği hakareti duyan hasmı şöyle bir dörtlük yazarak kendisine göndermiş:

BAY TAHİR BANA (KELP) DEMİŞ,

YALAN OLDUĞU ZAHİRDİR

İTİKADIM MALİKİ’DİR

MEZHEBİMCE KELP TAHİR’DİR

Not: Maliki mezhebinde köpek TAHİR (temiz) kabul edilir. Yemek yediği, su içtiği kapta, yemek yenilebilir, su içilebilir.

***

Siirtli çingene, hasta olan köpeğinin iyileşmesi için adakta bulunmuş. Eğer köpek iyileşirse,

ALLAH RIZASI İÇİN

bir koyun kurban edecekmiş. Adı

BEŞŞO

olan köpeği iyileşince, adağını yerine getirmek için yörenin meşhur bir hocasının divanına  gitmiş. Söze giriş yapmak için:

-Hocam, benim köpeğim BEŞŞO var ya

deyince, hoca biraz sinirlenir gibi olmuş:

-Şimdi, senin köpeğin BEŞŞO’NUN zamanı mı!

diyerek adeta azarlamış.

Çoban fırsat buldukça:

-Hocam BEŞŞO için

dedikçe de hoca lâfını ağzına tıkamış. Çoban, bakmış ki olacak gibi değil. Konuşmasının giriş şeklini değiştirmiş:

-Hocam, ben bir kurban adamıştım da…

Cümlesiyle giriş yapmış.

“ADAK KURBANI”

deyimini duyan Hoca’nın tavrı birden değişmiş. Çobana yönelmiş ve sormuş:

-Ne için adamıştın?

Çoban cevap vermiş:

-Hocam, benim köpeğim BEŞŞO hastalanmıştı. “İyileşirse, ALLAH RIZASI İÇİN kurban keseceğim” diye adakta bulunmuştum. Acaba, köpek için kurban kesmek caiz midir, değil mi?” diye soracaktım

demiş. Biraz önce çobanı tersleyen ve

“şimdi köpeğin BEŞŞO’NUN zamanı mı?”

diyen Hoca, adak kurbanının kendisine verileceğini ümit ederek söylenmiş:

-Ha… BEŞŞO MU! BEŞŞO çok sadık bir hayvandır. Koyunlarını, kurtlara karşı korur, evine bekçilik yapar! BEŞŞO İYİLEŞSİN DİYE ALLAH RIZASI için kurban adamışsan elbette bir an evvel adağını yerine getirmen lâzımdır

demiş…

Yazarın Diğer Yazıları