Son günlerini idrak etmekte olduğumuz mübarek Ramazan ayı dolayısıyla Ramazan ve oruçla ilgili birkaç fıkra anlatarak, okuyucularımızı gülümsetelim istedik. İşte fıkralarımız. Bakalım Beğenecek misiniz:
***
Ramazan Bayram’ının birinci günü, bir arkadaşı, Bektaşi’ye sormuş:
-Hazret, bu yıl Ramazan’ı tuttun mu?
Bektaşi, gülerek cevap vermiş:
-Hayır, ben Ramazan’ı değil, Ramazan beni tuttu!
Sonra, duruma açıklık getirmiş. Meğer kendisini orucunu yerken gören ve adı
“RAMAZAN”
olan bir Zabtiye Çavuşu, nezarethaneye götürmüş, Ramazan ayı boyunca nezarethanede, mecburi oruç tutturduktan sonra, Bayramın birinci günü salmış.
***
Ramazan ayında, hanımının ısrarına dayanamayarak oruç tutmağa niyetlenen, ancak, niyetli olduğu o tek günü dahi, tutmayarak ikindiye yakın bozan Bektaşi meşrep Siirtliyi bayram günü gören bir dostu sormuş:
-Nasıl, bu yılın Ramazan orucu dokundu mu?
Bizim ki cevap vermiş:
-Yok, pek dokunmadı. SIYIRDI, GEÇTİ!
***
Osmanlı döneminin ünlü bir Paşası, konağında iftar yemeği vermişti. Verilen iftar, Ramazan ayının son gününe denk gelmişti.
İftar yemeğinden sonra, akşam namazı kılınmış, Paşa, gelen misafirlerle sohbete başlamıştı. Bir ara, hastalık ve başka sebeplerden dolayı oruç tutamayanlar olup olmadığını sormuş. Misafirlerden biri, Ramazan ayı boyunca seferi durumda olduğu için, ancak bu son günde oruç tutabildiğini, dolayısıyla, tutamadıklarının kazaya kaldığını samimiyetle itiraf etmiş.
Ramazan ayında, seferi durumda olması sebebiyle sadece 1 (bir) gün oruç tuttuğunu beyan eden kişinin hemen yanında bir Bektaşi varmış. Paşa, ona da Ramazan ayında oruç tutup tutmadığını, kaç gün oruç tuttuğunu sormuş. Bektaşi, seferi olması sebebiyle sadece 1 (bir) gün oruç tutabildiğini itiraf eden zatı işaret ederek, büyük bir rahatlık içinde cevap vermiş:
-Bey kardeşimizden, sadece 1 (bir) gün eksik!
***
Kalender meşrep Siirtli, Kadir Gecesinde okunan Mevlid-i Şerifi dinlemek için camiye girmiş. O sırada, cemaat teravih ile Vitir namazlarını tamamlamış. Ramazandan Ramazana olsun, bir sünneti ihya etmek için, yine cemaat halinde
TESBİH NAMAZI KILINIYORMUŞ.
“
TESBİH NAMAZI”
adında sünnet bir namazının varlığından habersiz kalender meşrep Siirtli, bakmış ki cemaatin hepsi
SECDEDE.
Secde halindeyken on defa tekrarlanması gereken tesbihat, gizli olarak okunduğu için, secde uzadıkça uzamış. Kalender meşrep Siirtli, kendi kendisine söylenmiş:
-Yahu, bunlar SECDE HALİNDEYKEN hep birlikte ölmüş olmasınlar!
***
Bir Bektaşi’yi aşikâre oruç yerken gören softa celallenerek:
-Erenler, Ramazan’dayız!
demiş.
Bektaşi cevap vermiş:
-Bana ne!
Softa, üstelemiş:
-
Müslüman değil misin?
Bektaşi yine kısa cevap vermiş:
-Sana ne!
Siz, siz olun da, kimsenin orucuna karışmayın.
“Herkesin dini
kendisinedir”
hükmünü unutmayın!
***
Oruç tutmadığı halde, muntazam bir şekilde sahura kalkan Bektaşi meşrep Siirtliye Hanımı çatmış:
-Hem oruç tutmuyorsun, hem de sahura kalkıyorsun. Bari oruç tutmuyorsan, sahura kalkma, bir de fazladan seninle uğraşmayalım!
diyecek olmuş.
Kocası pişkinlikle cevap vermiş:
-Hanım, Hanım! Oruç tutamıyoruz, farzı yerine getiremiyoruz diye, sünnet olan SAHUR YEMEĞİNİ DE Mİ TERKEDELİM. Bırak, farzı yerine getiremiyorsak, bari sünnetinin sevabını kazanalım!