Fatih Arıtürk

SAĞLIKLI, TEBESSÜM DOLU GÜNLER TEMENNİSİYLE

Fatih Arıtürk

Taşına, toprağına, bayrağına kurban olduğum memleketimin üç dilli kardeş şehrimin güzel insanlarına selam ve saygılarımla…

Fizikçi, matematikçi, kimyacı, jeolog ve antropologdan oluşan bir heyet bir araştırma için arazide bulunmaktadır. Birden yağmur bastırır. Hemen yakındaki bir arazi evine sığınırlar. Ev sahibi bunlara bir şeyler ikram etmek için biraz ayrılır. Hepsinin dikkati soba üzerinde toplanır. Soba yerden 1 metre kadar yukarıda, altındaki dizili taşların üzerindedir. Sobanın niçin böyle kurulmuş olabileceğine dair bir tartışma başlar; Kimyacı: "adam sobayı yükselterek aktivasyon enerjisini düşürmüş, böylece daha kolay yakmayı amaçlamış" der.

Fizikçi: "adam sobayı yükselterek konveksiyon yoluyla odanın daha kısa sürede ısınmasını sağlamak istemiş" der.

Jeolog: "burası tektonik hareketlilik bölgesi olduğundan herhangi bir deprem anında sobanın taşların üzerine yıkılmasını sağlayarak yangın olasılığını azaltmayı amaçlamış" der.

Matematikçi: "sobayı odanın geometrik merkezine kurmuş, böylece de odanın düzgün bir şekilde ısınmasını sağlamış" der.

Antropolog: "adam ilkel topluluklarda görülen ateşe tapmanın daha hafif biçimi olan ateşe saygı nedeniyle sobayı yukarıya kurmuş" der.

Bu sırada ev sahibi içeri girer ve ona sobanın yukarda olmasının nedenini sorarlar.

Adam cevap verir: "Boru yetmedi."

Bu hikayeden sonra asıl konumuza gelelim;

Asıl mesele bu.. Hayata ve olaylara bakış açımız. Neden hasta oluyoruz? niye ben, neden her şey beni buluyor? herkesin kendince bir savunması ve sonra ortaya çıkan müthiş gerçek.. Bir ayette her canlı bir gün ölümü tadacaktır ve ben onlara çeşitli vesileler sunacağım..

Bugün uğraştığımız bu virüs, kimlerin imtihanı olacaksa zaten yazılmış. Ancak tedbiri elden bırakmadan, ölmeyecek ve hastalanmayacakmış gibi yaşamalıyız.. Hadi kendimize bir itirafta bulunalım.. Bu virüsten önce temizliğe ve hijyen durumuna dikkat ediyor muyduk? içinizde ben ediyordum diyen çıkacak tabii.. Öyleyse seni tebrik ediyorum sevgili okurum.. Elbette çok şey ekonomik, bunun bilinci ile deyim yerindeyse paran varsa hastalık 8 gün içerisinde ilk günü tetkikin 2. günü tedavinin 8. günü çıkış.. Arada kalan 5 gün iyileşme süreci, yani toplam 8 gün.. Ancak bunu becerenler var, örneğin Fatih Terim.. Nasıl oldu nasıl bitti anlayamadım ama bu satırların yazarı olarak hocama çok üzülmüş ve hocam bu hastalık sana hiç yakışmadı, hemen iyileş ve geri dön demiştim..Allah sesimi duydu herhalde ve hocam 5 günde maşallah koronavirüs hastalığını atlattığını açıkladı.. Çok mutlu olduk, yalnız burada bazı şüpheli durumlar olduğu söyleniyor.. Mesela tanıma olanağı bulduğum ve sözüne gerçekten inandığım eski Gençlik ve Spor Bakanlarımızdan sayın Mehmet Ali Yılmaz beyefendi beni şüphe içerisine  sevk etti.. Sayın hoca test sonuçlarını açıklamak zorundadır dedi ve ne olduysa bundan sonra oldu.. Hoca bir anda hoop diye ayağa kalktı ve nerede kalmıştık dedi.. Çok şaşırdım, sizi bilmem ama ben bir açıklama bekliyorum, en azından bunun nasıl gerçekleştiğini, bu mucizeyi ve buna ön ayak olan hastaneyi ve saygıdeğer doktorlarını tüm dünyaya açıklamamız lazım.. Hem ülke prestiji açısından hem de ülkemizin ne analar doğurduğunu bilmemiz açısından çok önemli.. Lütfen sayın hocam, bizden bu iyiliği esirgemeyin, eğer açıklanmaz ise sayın Yılmaz gibi düşünen birçok insan sizi tarih boyunca yaptıklarınızla hatırlamayabilirler, size inanan ve sizin için dua eden insanları çok üzmüş olursunuz ve bunun altında ömür boyu ezilirsiniz.. Sanırım bu şüphe ile yaşamak ve insanların merhamet duygularıyla oynamış bir insan olarak anılmak istemezsiniz, açıklamaz ve mantıklı bir izahat yapmak durumunda olmazsanız bu satırların yazarı olarak en azından ben ve gazetenin sevgili okurları sizi ve bizlere beddua edip Allah belanızı versin diyen kızınızı da Allah'a havale ediyoruz.. Türkçe’de güzel bir söz vardır, armut dibine düşer.. Selam ve saygılarımla…

Yazarın Diğer Yazıları