Eski Başbakan ve Cumhurbaşkanlarımızdan merhum Süleyman Demirel’in günümüze ulaşan
“Dün dündür, bugün bugündür”
sözünün kritiğini yaptığımda, siyasetle uğraşanların zaman zaman birbirlerini ağır dille karalayarak restleşmelerine rağmen daha sonra birlikte hareket etmelerine ve birbirlerini kollamalarına şaşırmıyorum artık… Geçen Salı günü TBMM’deki siyasi partilerimizin grup toplantılarında liderlerin yaptıkları konuşmaları izleyen bazı vatandaşlarımız, MHP tarafından TBMM’ye sunulan af teklifine AK Partinin sıcak bakmaması nedeni ile iki siyasi parti arasındaki Cumhur ittifakının bittiğini düşünmüşlerdir doğal olarak ama Erdoğan ve Bahçeli’nin söylemlerindeki “Restleşmeye” rağmen, gerginlik cumhur ittifakına yansımayacaktır kanımca da…
Yaklaşmakta olan yerel seçimler için de iki siyasi parti ittifak arayışı çalışmalarına start vermişlerdi, ancak MHP’nin af teklifine karşı dile getirilenlerin sebebiyet verdiği gerginlik, Bahçeli’nin partisi grubunda yaptığı ve yerel seçimlerde ittifakın söz konusu olmaktan çıktığını dile getiren; “Kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz..” açıklaması, Erdoğan’ın da, Bahçeli’nin tepkisine karşı “Herkes kendi yoluna” yanıtını vermesi, iki partinin yerel seçimde ittifak formülü aramalarına gerek bıraktırmayacağı görüşünün paylaşılmasına yol açmış bulunuyor kamu oyumuzda… İşte bunu gözlemlediğimden merhum Demirel’in
“Dün dündür, bugün bugündür”
sözünü hatırladım ve cumhur ittifakından vazgeçmeyi göze alma olasılığı zayıf olan iki siyasi partinin, yaşanan restleşmeye rağmen, ilerleyen günlerde ittifak arayışı içine girdiklerine tanık olsam, şaşırmayacağım yine…
Danıştay 8’inci Dairesinin 8 Ekim 2013’te okullardaki bayrak törenlerinde okutulmasına son verilen “Öğrenci Andı”nın yeniden okutulması için aynı gün açılan davayı 19 Ekim 2018 tarihinde karara bağlayarak değişikliği iptal etmiş olması da, iki partideki gerginliği tırmandıran konuşmalara sahne oldu bilindiği gibi… Bu gerçeğe rağmen yine de iki siyasi partinin bir müddet sonra yerel seçimlere yönelik ittifak arayışı içine girmeleri durumuna tanık olunabileceğini düşünmeden edemiyorum doğrusu… Çünkü, okullarda okutulan “Öğrenci Andı”nın 2013 yılından önce AK Parti tarafından da savunulduğunu unutmuş değilim başkaları gibi…
Hafızalar tazelenirse, siyasetle uğraşanların daha önceleri birbirlerini en ağır şekilde karaladıkları halde daha sonra birlikte hareket ediyor olmaları nedeniyle merhum Demirel’in;
“Dün dündür, bugün bugündür”
sözüne, ülkemizdeki siyaset sahnesinde yaşanan gerçeği yansıttığından hak vereceklerdir mutlaka derken, günümüze oluşan bu sözü dedirten söylemleri de aktarmak isterim özetle… “12 Mart 1971 ‘de ordu, verdiği muhtıra ile siyasete el koymuş ve Cumhurbaşkanlığı süresi dolan Cevdet Sunay’ın yerine Genel Kurmay Başkanı Faruk Gürler’i getirmek isteyince TBMM’de çoğunluğa sahip Adalet Partisi lideri Demirel ve CHP lideri Ecevit bu öneriyi engellemeye çalıştılar. Gürler cumhurbaşkanı adayı olmak için istifa etmiş ve kontenjan senatörlüğüne getirilerek adaylığının önü açılmıştı. Fakat siyasi partiler, bunu engelleme kararlığı içindeydiler. Gürler’den boşalan Genel Kurmay Başkanlığına Semih Sancar getirilmişti ve yoğun söylentilere göre Demirel, kendisiyle gizli bir görüşme gerçekleştirmişlerdi. Bu duyumu alan gazeteciler Demirel’e böyle bir görüşmenin olup-olmadığını sorduklarında
Hayır
yanıtını almışlardı. Bunun üzerine aynı gün Sancar’a giden gazeteciler;
siz her parti lideriyle görüşüp de Demirel’le görüşmediniz mi
diye sorduklarında;
Hayır, daha dün görüştük ya
diye yanıt alınca ertesi gün tekrardan Demirel’e giderek;
Efendim, daha dün Semih Sancar’la görüşmediğinizi söylediniz
diye sorduklarında ise;
“Efendim, dün dündür, bugün bugündür cevabını verir”
ve günümüze intikal eden bu meşhur söyleminin, halen siyaset arenasındaki yerini koruduğuna tanık olmaktayız sık sık!
Merkez Bankasının faiz fiyatlarını iki kez arka arkaya arttırmasından sonra, Dolar ve Euro fiyatlarında birkaç kuruşluk gerileme olduysa da, biraz daha gerilemeyecekleri kısa zamanda gün ışığına kavuştu.
