Tüm dünya ülkelerinde can almaya devam eden ve ekonomilerine büyük zarar veren korona virüsünü tedavi edecek onaylanmış bir aşısı mevcut değil ama aşısının bulunduğu açıklamasını yapan bazı ilaç şirketlerine şimdiden büyük paralar yatırarak aşıya erken erişimi güvence altına almayı hedefleyen zengin ülkeler olduğu ve bu ülkeler arasında ABD ile İngiltere’nin milyonlarca dozluk aşı anlaşması yaptıkları vurgulanıyor haberlerde...
Türkiye’mizde de salgını etkisiz kılacak aşısının oluşturulmasına yönelik çalışmalar sürdürülmekte ise de ne zaman kesin sonuç alınabileceği bilinmezken, başka ülkelerdeki ilaç şirketlerince bulunduğu ve bir an önce piyasaya sürülmesi hedeflenen aşılardan daha önce edinmek adına bir sipariş verilmiş değildir kanımca da... Zira, bazı ülkeler gibi salgın aşısına erken erişim amacıyla herhangi bir ilaç şirketi ile anlaşma yapılsaydı, açıklanacaktı mutlaka...
Salgının ülkemizdeki seyri hiç de gönül açıcı değil... Vaka sayılarında artış yaşanıyor ve bunun en önemli nedeni; kimilerinin halen öngörülen kurallara riayet etmemesidir elbet... Geçen Pazartesi günü Sağlık Bakanımız Dr. Fahrettin Koca’nın açıkladığı korona tablosunda 65 yurttaşımızın yaşamını yitirdiği, hasta sayısının 1412, iyileşen hasta sayısınınsa 1422 olduğu bilgisi de yer almaktaydı ve günlerden beri iyileşen hasta sayısının, hasta sayısı üzerinde gerçekleşmesinden konuşan bazı vatandaşlar; “10 kişilik bir azalma oldukça yetersizdir ve önemli olan bundan sonra da iyileşen hasta sayısının hasta sayısına göre çok daha fazla olması, hayatlarını kaybedenlerin sayılarında kayda değer bir düşüş gerçekleşmesidir. Freni patlayan dolarda 1-2 kuruş gerileme olmasına benzer bir durumdur hasta sayısının iyileşen hasta sayısı altında kalması...” diye ifade ediyorlardı görüşlerini...
İnsan sağlığı her şeyden önemlidir ve bazı ülkelerin bu gerçek doğrultusunda virüs aşısını geliştirmiş olduklarını belirten ilaç şirketlerine milyonlarca dozluk aşı için peşin ödemeler yapması isabetli olduğu kadar, salgından bir an önce kurtulmak isteyen halklarının en doğal haklarıdır aynı zamanda... Kendilerinden toplanan gelirlerin gerektiğinde her türlü hizmet bir kenara itilerek öncelik arz eden sağlıklarını koruma adına kullanılması, vatandaş sağlığının her şeyden üstün tutulduğu zihniyetinin tezahüründen başka bir şey değildir kesinlikle...
Görünen o ki, salgının onaylanmış olan aşısı piyasaya sürülmeye başlandığında zengin ülkelerin halkları daha erken tedarik edebileceklerdir yönetimlerince gösterilen duyarlılık sayesinde ve vatandaşlarımız böyle bir önlemin alınması için şartların zorlanması gerektiğini de vurguluyorlar değerlendirmelerinde... Bu beklentiye dikkat çekerken, İstanbul’da zatürre ve grip aşısı tedarik edilemediğinin altını çizmek isterim ayrıca...