Zaman çok kıymetli bir hazinedir ve bu hazineyi en iyi şekilde kullanan toplumlar, her alanda daha başarılı olma şansını bulurlar başka ülkelere kıyasla… Bu hazinenin iyi yönetilmesi durumunda, ele alınan hizmetleri zamanında bitirme hedefine ulaşılır, yönetilememesi durumunda ise uzun yıllar o hizmetlerin bitirilmesi beklenir ki, böyle bir durum sıkıntıya sokar, üzer o hizmetlerin bitirilmesini bekleyenleri…
Zamanın en büyük hazine olduğu inancının pekiştiği toplumlarda, zamanla yarışma gayreti içine girilerek belli bir zamanda yapılması öngörülen hizmeti daha erken tarihte tamamlama noktasına büyük önem verilirken, bizlerde bunun tersi bir icraat sergilendiği gerçeğiyle karşı karşıyayız maalesef… Siirt’imizden örnek verecek olursam; 56 kilometrelik Siirt-Eruh yolunun yapımı 30 yıldan beri halen devam ederken, ilk bölünmüş yollar arasında yer alan Siirt-Kurtalan yolu da bitirilmiş değil…
Zamanın önemi sadece toplumun genelini ilgilendiren hizmetlerle sınırlı değildir elbet... Değişik sektör mensubu esnaflar, kendilerine alışmış olan müşterilerinin başka tarafa kaçmaması için gecikmeye meydan vermeden açarlar iş yerlerini ve buna benzer uyulması gereken sayısız kurullar varsa da, zamanlama çok daha önem taşır kanımca… Bu görüşe de bir örnek verecek olursam; sabah kahvaltısı için Ekmek almakta olduğunuz bakkal; ikide bir geç saatlerde dükkanını açarsa, başka yerlerden karşılamak mecburiyetinde kalacaksınız bu ihtiyacınızı… Çünkü; kahvaltınızı belirli bir saatte yapmak durumundasınız kendi iş yerinize geç kalmamak için… Onlar için de aynı durum söz konusudur okula giden çocuklarınız varsa…
Toplum olarak önemsememekteyiz zamanı… Nüfusumuz kadar cep telefonu var ülkemizde ve çoğu insanımız ellerinden bırakmıyorlar zamanı katleden söz konusu telefonları… Hazine denen zamanın telefon konuşmalarıyla heder edildiğini gözlemlerken aklıma ünlü şairimiz Orhan Veli Kanık’ın:
“Ne atom bombası, Ne Londra konferansı, Bir elinde cımbız, bir elinde ayna; Umurunda mı dünya”
sözleriyle dile getirilen şiirini anımsıyor ve cep telefonlarına bu denli bağımlı olmanın, şiirdeki aynı umursamazlığı içerdiğini düşünmeden edemiyorum doğrusu…
İşaret edilen ve yakalamada rötar yaptığımız muasır medeniyet düzeyine ulaşmak için zamanın değerini bilmeli, onunla yarışma gereğini duymalıyız mutlaka… Birbirimizin zamanını yitirmemek noktasında da dikkatli olmanın kaçınılmazlık arz ettiğine de bir tek örnek vermek isterim sadece… Saatini bildirmek suretiyle birini iş yerime davet edersem, geldiğinde beni yerimde görmeli ki, beklemek durumunda kalmayıp varsa başka bir programı aksamasın!...
Özetle; zamanı en iyi şekilde yöneterek değerlendirmeli ve kimsenin zamanını işgal etmeme noktası da “Zamanlama disiplini” olarak önemsenmeli diyerek seslendiriyorum ZAMAN konusundaki görüşümü…