Siirt’te bulunduğumuz bazı ortamlarda yeni arayışlar içerisinde bulunduğunu belli eden ve bunu açıkça dile getiren birçok hemşerimiz, altı siyasi parti genel başkanının “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemin” ayrıntılarını paylaşacağı 28 Şubat Pazartesi gününü merakla beklediklerini belirtiyorlar.
Normal şartlarda, düşünüldüğünde bu sistem, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adı verilen keyfi ve kural tanımaz yönetim anlayışına son verir ve bu sistem ülkemiz için güçlü ekonomi demektir.. İşsize iş, uluslararası ilişkilerde saygın bir Türkiye, kaliteli eğitim ve yönetim anlayışı demektir ve hemşerilerimiz de bu konuda hemfikir olduklarını beyan etmektedirler.
12 Şubat Deklarasyonu sonrası yönetim, ortağı ve sözde medyanın temelsiz algı operasyonları yine gürültü ve çevre kirliliğine neden oldu.. Sözde medyanın “Ahlatlıbel Zirvesi” sonrası attığı manşetlerin, siyasetin değil, psikiyatrinin konusu olduğu muhakkak.. Türkiye'yi yönetemeyenlerin, her işi sehven yapıp ellerine yüzlerine bulaştıranların algı yönetmeye çalışmaları ise ibretlik bir durum olup, komik duruma düşmektir.
Daha Avrupa Konseyi ile Avrupa Parlamentosunun farkını bilmeyenlerin, AİHM kararlarının Türkiye’de anayasal güvence altında olduğunu bilmeyenlerin, kendi hakları söz konusu olduğunda AİHM’e gidenlerin, fakat vatandaşının hakkı söz konusu olduğunda AİHM kararlarını tanımıyoruz diye bağıranların bu milletin aklıyla ve zekâsıyla alay etmek demektir.. Her seçim, vicdanındaki dehasıyla oy veren milletimiz, zekâsıyla alay edenleri asla affetmez ve affetmemiştir.
Görünen o ki; Ahlatlıbel Zirvesi bütün Türkiye’ye umut olmuş, 12 Şubat deklarasyonuyla tünelin ucundaki ışık görünmüş, milletimizin umutları yeşermiş, demokrasi baharının sıcak rüzgârları esmeye başlamış ve Türkiye’mize hukukun üstünlüğü adına ilk cemre o gün düşmüştür.