• Haberler
  • YSK'NIN 250 SAYFALIK GEREKÇELİ KARARININ ÖZETİ: (EMİR, DEMİRİ KESER!)

YSK'NIN 250 SAYFALIK GEREKÇELİ KARARININ ÖZETİ: (EMİR, DEMİRİ KESER!)

İstanbul Büyükşehir Belediye seçimlerini iptal eden Yüksek Seçim Kurulu (YSK) nihayet gerekçeli kararını açıkladı.Hem de 250 sayfalık bir gerekçeli karar! Yüksek Seçim Kurulunun şanına yakışanı da zaten böyle hukuk fakültelerinde okutulmaya değer nitelikt

İstanbul Büyükşehir Belediye seçimlerini iptal eden Yüksek Seçim Kurulu (YSK) nihayet gerekçeli kararını açıkladı. Hem de 250 sayfalık bir gerekçeli karar! Yüksek Seçim Kurulunun şanına yakışanı da zaten böyle hukuk fakültelerinde okutulmaya değer nitelikte kitap kapsamında bir gerekçe olmalıydı.

Gerçi, CHP sözcülerinin iddialarına göre bu 250 sayfanın 200’ü AKP’nin itirazları, il sandık kurullarına gönderilen ve alınan cevabi yazılardan müteşekkil. Geriye kalan 50 sayfanın 12’si, seçimin tekrarını isteyen 7 hâkimin mütalaalarını, 35 sayfası da karara ret oyu kullanan hâkimlerin karşı oy kullanma sebeplerini içermektedir. Yani, 250 sayfanın 50’si hedefe kilitli, 200 sayfası, afaki bilgilerden müteşekkil!

Yüksek Seçim Kurulunun 250 sayfalık gerekçeli kararı bize bir anekdotu anımsattı. Bu anekdotu naklederek, Yüksek Seçim Kurulunun 250 sayfalık gerekçeli(!) rapor düzenlemesindeki hikmeti açıklamaya çalışalım.

Anekdot şu:

Geçmiş yıllarda Medresede ders veren aklı evvel hocanın biri, şakirtlerine (talebe) der ki:

-Siz, medrese (o yılların üniversitesi) öğrencilerisiniz. Basit insanlar gibi konuşmanız yakışık almaz. Konuşurken bile medrese talebesi olmanızı hissettirmeniz lâzım. Aksi takdirde, okumamış, cühela takımından ne farkınız kalır!

Müderris (Hoca), sözlerine şöyle devam eder:

-Mesela (su içtim) demek yerine (Bir kadeh-i lebriz, ab-ı hoşguvar, nuş ile teskini ateş-i dilfikâr ve iktisab-ı ferah-ı bîşumar eyledim! Demelisiniz ki, medrese talebesi olduğunuz ifade tarzınızdan anlaşılsın!

Kendisini allame vehmeden Medrese Hocasının bu konuşmasını kafasına takan zeki bir öğrenci, bir gün fırsatını bularak allame bozuntusuna dersini verir.

Eskiden medreselerde öyle sıralarda oturmak yoktu. Müderris, bir döşeğin üzerinde, şakirtleri de, yere serilmiş kilimler üzerinde otururlardı. Kış mevsiminde sınıfı sıcak tutmak için içi ateş dolu mangallar olurdu. Mangallar  haliyle müderrisin önüne konulurdu.

Bir gün, hoca ders vermekteyken, mangaldan sıçrayan bir şerrare (ateş kıvılcımı) Müderrisin başındaki kavuğun tam ortasına konmasın mı! Hoca, durumdan habersiz ders anlatmağa devam ederken, zeki şakirt (talebe) kavuğunun ortasına bir şerarenin sıçradığını ve kavuğunun yanmağa başladığını anlatmak için ihtiramla söz alır ve konuşmağa başlar:

-Ey hâce-i bi misal, ey üstadı zikemal bu şakird-i pürkelal, bu veçhile arz-ı hâl eylerim ki, bi hikmet-ül Müteal, nar-ı mangaldan, bir şerare-i cevval seri ile pertep alinizdeki kavuğu eylemekte İŞAL!

Şakirt (talebe) İŞAL (tutuşturdu) kelimesini söyleyene kadar, öğrencinin ne demek istediğinden habersiz dinlemekte olan Hoca, bu kelime üzerine elini kavuğa atınca, yanmakta olduğunu ancak o zaman fark eder ve şakirte bozuk çalarak söylenir:

-(Kavuğun yanıyor) demek varken, bunca herzelere ne lüzum var!

Bu anekdottan yola çıkarak, biz de 250 sayfalık gerekçeli karar yazan(!) YSK’nın değerli hâkimlerine sorarak diyoruz ki:

-250 sayfalık gerekçeli karara ne gerek vardı. EMİR, DEMİRİ KESER, derseniz, yeterdi!

TAŞLAMALAR

BAYRAM İKRAMİYESİ

DERDİNDEDİR EMEKLİ

NE ZAMAN ÖDENECEK

HALA BELİRTİLMEDİ

YİNE BİN LİRA DEĞİL

ENFLASYONUN FARKINI

HESAPLAYIP VERMELİ

BUDUR DOĞRU OLANI

12 MİLYONDAN ÇOK

EMEKLİ VAR ÜLKEDE

YANİ PARTİ KURSALAR

İKTİDAR OLUR DİNLE

GÜÇLERİNDEN HABERSİZ

FUKARALAR HÜKMÜNDE

İKTİDAR DEĞİŞTİRİR

OMUZ OMUZA VERSE

Bakmadan Geçme