YÜCE ALLAH, NEDEN YEMİN EDER

İnsanlar arasında yemin bir gereksinimdir.Bütün dünyada yüksek makamlara seçilenler hep yemin ederler.

İnsanlar arasında yemin bir gereksinimdir. Bütün dünyada yüksek makamlara seçilenler hep yemin ederler. Cumhurbaşkanları, milletvekilleri, askerler, polisler, murakıplar ve daha nice üst düzeydekiler yemin etmeden göreve başlayamazlar.

ZEYTİNDALI

harekâtı devam ederken, zeytinin önemini anımsatmak açısından şanı

Yüce Allah’ın Zeytine ant ettiğini anımsatalım.

Nitekim,  Tin Süre-i celilesinde mealen (

Andolsun o incire, o zeytine)

buyurmaktadır.

Yüce ALLAH’ın

yemin etmesi, hikmet dolu yaratılmışlara ve verdiği mesajların önemine dikkatleri çekmek ve insanları, alışık oldukları yeminle uyarmak açısındandır.

Yüce Allah’ın

yeminle takviye ettiği mesajları arasında kendi adına, peygamberleri adına, Kur’an adına yaptığı yeminler yanında mübarek beldelere, meleklere, kıyamet gününe, kaleme, güneşe, ay’a, yıldızlara, gökyüzüne, geceye, kuşluk vaktine, sabaha, zamana, havaya, bitkilere yaptığı yeminler vardır.

Yine Kur’ın-ı Kerim’de Tur’a, zikir okuyanlara, at’lara, saflar halinde dizilen askerlere, görülene, görülmeyene, kıyamet gününe, burçlara, Sina Dağına yeminli mesajlar bulunmaktadır.

Evet, YÜCE ALLAH’IN yeminle teyit ettiği mesajları iyi algılamak, hikmetlerini araştırmak gerekir. Bunu asla unutmayalım.

“HANIMI EN GÜZEL OLAN BUYURSUN, İMAM OLSUN!”

İmamlık, gerçekten çok kutsal bir meslektir. Öyle, herkesin yapabileceği sıradan bir iş değildir. Bakmayın siz, İmam Hatip Okullarından hatta İlahiyat Fakültelerinden mezun olanların

İMAM

olarak atanmalarına!

İmamlığın şartları arasında kıraat, kelam, tefsir, hâdis, fıkıh, tasavvuf ilimlerini tahsil etmiş olmak vardır. İmamların, Devlet tarafından atama suretiyle görevlendirildikleri yılların öncesinde, bir toplulukta cemaatle namaz kılınacaksa, en bilgili olarak bilinen şahsın, imamlık yapması gerekirdi. Şayet, ilim yönünden eşit iki veya daha çok kişi bulunursa, hürmeten, en yaşlı olanı, imamet mevkiine takdim edilirdi. Bunda da eşitlik varsa, hasep-nesep gözetilirdi. Meselâ

SEYYİT

olanların öncelikleri vardı.

Bütün bunların yanında yine eşitlik bozulmazsa, o zaman da kişiler arasında

HANIMI EN GÜZEL

OLAN

imamlığa takdim edilirdi.

“Neden?”

diye sorulursa, elbette bunun da bir cevabı vardır! İnsan düşünürse, hikmetini bulmak kolaydır.

İşte, yine böyle bir namaz vakti, çoğunluğunu din adamlarının oluşturduğu bir toplulukta, cemaat halinde namaz kıldırılacakmış. Herkes birbirine bakıyor, imamlık yapmak hakkının kimde olduğu düşünülüyormuş.

Cemaat arasında, çok sayıda bilge insanın bulunduğunu gören nüktedan Siirtli bir Hoca daha fazla dayanamamış ve şöyle söylenmiş:

-Maşallah, aramızda çok sayıda birbirinden değerli Hocalarımız var. Bu durumda, yapılacak tek şey kalıyor. “Hanımı en güzel olan imamlık makamına buyursun!”

Herkesi gülümseten bu teklif üzerine, cemaatte hazır bulunanlar:

-Hocam, o zaman siz buyurun!

diyerek lâtifede bulunmuşlar.

Cemaatin içinde, imamlığa gerçekten en lâyık olanı da zaten oymuş. Bunun üzerine Hoca:

-Vallahi, benim gözümde, benim Hatun gibi güzeli yok!

diyerek mihraba geçmiş ve imam olmuş…

TAŞLAMALAR

SİİRT HAVA ALANI

NE ZAMAN AÇILACAK

ARADAN AYLAR GEÇTİ

HALA KAPALIDIR BAK

HAVA ALANI YOKSA

KALKINMA DAHİ OLMAZ

YİRMİBİRİNCİ ASIR

UÇMAK ASRIDIR BİRAZ

KENDİ İMKÂNIMIZLA

YAPMIŞTIK BU MEYDANI

ALAN ELVERİŞSİZMİŞ

YUTMADIK BU YALANI

VAROLANI DAHİ SİZ

KAPATTINIZ GERÇEK BU

NE ZAMAN YIKILACAK

İLGİSİZLİK VE TABU

Bakmadan Geçme