YÜZDE 50+1

Şimdi, seçimlerde iktidar olacak partinin hedefi yüzde 50+1 olmuştur.Başkanlık sisteminin gereği bu rakama ulaşılması zorunludur.

Şimdi, seçimlerde iktidar olacak partinin hedefi yüzde 50+1 olmuştur. Başkanlık sisteminin gereği bu rakama ulaşılması zorunludur. Aksi takdirde başkanlık sistemine geçit olmaz.

Daha seçimlere 2 yıl varken bloklaşmalar başladı, bile. Yanına MHP’yi alan AKP’nin, yüzde 50+1’e ulaşması pek mümkün görünmüyor. Yani, cumhurbaşkanlığı seçiminde işi gayetle zor.

CHP başta olmak üzere, diğer siyasi partiler blok oluşturmak için şimdiden çaba içine girmiş bulunuyorlar. Bilindiği gibi cumhurbaşkanlığı seçiminde ilk turda yüzde 50+1 oy şartı var. Seçim ikinci tura kalırsa, o zaman da en çok oy alan iki aday arasında seçim yapılacak.  En çok oyu alan Başkan olacak.

Beğenirsiniz, beğenmezsiniz seçim sistemi bu! En iyi ihtimalle seçilecek aday yüzde 50+1’in cumhurbaşkanı olacak. (Ben yüzde yüzün cumhurbaşkanıyım) dese bile, millet buna inanmayacak. Zaten, göstergeler bellidir. Diyelim ki, yüzde 50+1 ile cumhurbaşkanı seçilen aday Başkan Yardımcılarını, Bakanları atarken, diğer yüzde 50’nin hakkını verecek mi. 81 ile vali atarken, bunların ehil olmalarına mı, partili olmalarına mı itibar edecek.

Türkiye’de 81il valisi var. Hiç kimse bu valilerden değil yüzde ellisinin, bir kaçının, hatta 1’inin, CHP, HDP veya diğer muhalif  partilerin görüşünü benimseyen biri olduğunu iddia edebilir mi. Valiler, kaymakamlar, bütün üst düzey bürokratlar, tornadan çıkmış gibi, aynı zihniyetin mensupları değiller mi. İşte, en büyük hata budur. İşi ehil olanlara değil, kendi zihniyetinde olanlara vermek.

Geçmiş dönem bir başbakan için anlatılan bir anekdot vardır. Partili bir heyet, kendi adamlarını genel müdür yapsın diye Başbakana ricacı olmuşlar. Genel Müdür olmasını istedikleri adamlarını överlerken:

-Çok muttaki, çok dindar, hatta HAFIZ-I KUR’AN!

demişler.

Dönemin başbakanı onlara şu tarihi cevabı vermiş:

-İyi de, biz Sultan Ahmet Camiine İmam atamıyoruz. Bir genel müdür atayacağız. İşin ehli olmayanı atarsak, Yüce Allah, benden de, sizden de, bu makama atanmak isteyenden de hesabını sorar!

Evet, seçimler sonunda bir aday yüzde 50+1 ile cumhurbaşkanı olabilir ama diğer yüzde 49’un hakkını, hukukunu korumak ve ehil olanlarına görev vermekle yükümlü olduğunu asla unutmamalıdır. Bunu yapacak iradeye sahip aday bulmak lazım. Ülkenin birlik ve beraberliği ancak böyle sağlanabilir. Aksi takdirde, ülke daha ilk günden ikiye bölünmüş olur!

“EKMEKLE BERABER, PEYNİR!”

Siirtli Molla bir köye gidecekmiş. Gideceği köy yolu, bir başka köyden geçiyormuş. Köyün girişinde, mis gibi tandır ekmeğinin kokusunu almış. Bir köylü kadın, tandırda ekmek pişiriyor ve pişmiş ekmekleri leğenin içine istifliyormuş.

Zaten acıkmış olan Hoca, mis gibi ekmeğin kokusunu da alınca, daha bir acıkmış. Amma, kadından da ekmek istemeğe utanıyormuş. Bunun için aklına bir cinlik gelmiş. Ekmek pişiren kadının tam hizasına gelince:

-Zıkkım olsun, ekmeğimi yedin, beni aç bıraktın, ha!

diyerek eşeğini dövmeğe başlamış.

Hocanın yüksek sesle konuşmasını duyan kadın hemen yetişmiş:

-Eşeği neden dövüyorsun?

diye sormuş.

Hoca da:

-

Sorma Teyze, yemek yiyeyim diye ekmeğimi ağacın altına koymuştum. Elimi, yüzümü yıkayıp geri dönünceye kadar bir de ne göreyim, eşek, ekmeğimi yememiş mi!

Kadıncağız:

-Oğlum, istediğin ekmek olsun. Bak, sımsıcak ekmek tandırda pişiyor. Eşeğini döveceğine benden ekmek isteseydin ya!

demiş.

Bunun üzerine uyanık Hoca:

-Teyze, biliyorum ki senden ekmek istesem elbette bir değil, birkaç ekmek vereceksin. Hatta, “kuru ekmek yalnız gitmez” diyerek, gidip evden peynir bile getireceksin! Amma, ben sana nasıl “ekmeğimi eşek yedi, çok acım” diyeyim ki! Bunu söylemekten elbette utanırım.

Uyanık Hoca’nın bu sözleri üzerine, kadıncağız:

-Hele sen bir dur, gidip evden de peynir getireyim!

demiş.

Eve gidip peynir de getirdikten sonra, üç-beş tandır ekmeğiyle beraber vermiş.

Geçmiş yıllarda, Eruh’ta medrese hocalığı yapan meşhur bir molla varmış. Gayet mütevazi olan hoca, kendi ev işlerini de kendisi görür, zaman-zaman, çalı-çırpı toplamak için ormana gider, topladığı çalı-çırpıları deste haline getirir ve iple bağlayarak sırtında evine götürürmüş.

TAŞLAMALAR

OLAĞANÜSTÜ HALE

ÜÇ AY DAHA UZATMA

UZADIKÇA UZADI

ÇÂRE OLMADI AMA

NEREDEYSE İKİ YIL

DOLDU DOLACAK GİBİ

OLAĞANLAŞTIRDILAR

OLAĞANÜSTÜ HALİ

OLAĞANÜSTÜ HALLER

BELLİ CAN SIKICIDIR

GÜNÜ GELİNCE GİDER

ZANNETME KALICIDIR

NİCE SIKIYÖNETİM

VE OLAĞANÜSTÜ HAL

YAŞAMIŞTIR BU MİLLET

EN İYİSİ OLMAK LÂL

Bakmadan Geçme